2.12.13

BAŞINDA ŞEYTANIN OLDUĞU VE İNSANLARI ÇAĞIRDIĞI YOLLARIN HANGİLERİ OLDUĞUNU BİLİYOR MUSUNUZ?



Selamun aleykum değerli misafirlerim,

     Sizinle buluşma imkanımız olan bu ortamda size ikram olarak ancak doğru olduğuna inandığım düşünce ve yazılarımı sunabiliyorum. Rabbin bana en geç cennette hepinizle buluşup en güzel nimetlerle sizi  ağırlamayı da nasip etsin. Amiiin.

     Bu gün yaşadığımız toplum içerisinde eğer dinimizi yaşamada biraz gayretli insanlarsak her birimiz mutlaka “Hangi cemaate, hangi tarikata veya hangi gruba müntesipsin” şeklinde bir soruyla muhatap olmuşuzdur. Bu soruya “Ben Kur’an ve Sünnete bağlıyım” şeklinde cevap verseniz de sanki soruyu soran kişi sizin verdiğiniz cevabı hiç duymamış gibi “ya hepimiz öyleyiz de,” diyerek biraz önceki sorusunu tekrarlar. Aslında bu durum iki yönden de yüreklere burukluk veren bir durumdur:

     1. İlla bir cemaat ve gruba ait olunması gerektiği inancına sahip olunması.
     2. Kur’an ve Sünnetin değersizleştirilip insanlar nezdinde bir önem arzetmemesi.

     Kur’an ve Sünnette dayanağı olmayan  “sürüden ayrılanı kurt kapar” “şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır”  v.b  gibi bir sürü sözler icad ederek insanlar üzerinde mutlaka bir cemaat ve gruba dahil olunması gerektiği izlenimi oluşturulmaktadır. Her cemaat ve grup insanları kendi ait olduğu fırkaya ve yola çağırmakta, kendi ait olduğu grubun ve yolun faziletini anlatmaktadır. Dillerindeki en yaygın argüman ise şudur: “ Gittiğimiz yolların farklı farklı oluşu önemli değildir. Farklı yollardan gitsek de hepimizin varacağı yer aynıdır.”

     Bu noktada şunu sormak istiyorum: Dünya hayatındaki yollardan esinlenerek icad ettiğimiz ve mantıksal olarak da kulağa gayet güzel gelen bu iddia gerçekten doğru mudur?

     Rabbimiz hangi yolu takip ederek gelirse gelsin, kendisine yönelenleri eşit şartlarda mı karşılamaktadır?

     Yoksa bize empoze edilmeye çalışılan bu söylemler bomboş iddialardan mı ibarettir?



ALLAH’A GİDEN DOĞRU YOL TEKTİR. O DA SIRATI MÜSTAKİMDİR


    Kur’an ve Sünnete baktığımızda doğru yoldan hep tekil olarak bahsedildiğini görüyoruz. Bu tek doğru yolu bırakarak kendilerine başka yollar edinenlerden ise Kur’an hep çoğul olarak bahseder. Çünkü yanlışlar, sapıklıklar ve bid'atler sayısızdır. Kur’an’ın bu uslubuna dair bir çok örnek vardır fakat burda en can alıcı olanını zikredelim:

     Rabbimiz şöyle buyuruyor:

     “Bu, hiç şüphesiz, benim dosdoğru yolumdur; bu itibarla ona uyun; diğer yollara uymayın. Aksi halde sizi O'nun yolundan ayırır. İşte sakınasınız diye Allah size bunları tavsiye etmiştir.” (En’am, 153)

     Ayeti Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem'in sözleri ile bir daha anlamaya çalışalım:

     Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bizim için bir çizgi çizdi ve buyurdu ki;

     “ Bu, Allah’ın yoludur.” Sonra o çizginin sağına ve soluna bir takım çizgiler daha çizdi ve ; “Bunlarda yollardır. Her yolun başında bir şeytan bulunur ve insanları bu yollara çağırır.” buyurduktan sonra: “Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın. O yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah sizlere bunları emretti.” (En’âm 6/153) ayeti okudu. ( İbni Mâce, Mukaddime 11; Dârimî, Mukaddime 23)

     İmam Şatibi El-İ'tisam isimli eserinde Fatiha suresindeki “bizi dosdoğru yoluna ilet” ayeti ile ilgili der ki:
     "Ayette geçen Sıratı Müstakim (dosdoğru yol) Allah'ın çağırdığı yoldur ve sünnettir. Diğer yollar ise Sıratı Müstakim'den sapan ihtilaf ehlinin yoludur ki bunlar bid'atçılardır. Diğer yollardan kastedilen, günahkarların yolları değildir. Bu nitelik, sadece sonradan uydurulan bid'atlara hastır."

     Gerçekten de günümüzde tek doğru yoldan sapan bid’at  fırkalar ve onların yolları öylesine çok ve çeşitli ki, bu yolların herbiri başında şeytanın bulunduğu ve bizi “Allah’ın yolundan alıkoymak için elinden geleni yaptığı yollardır. Çünkü tek olan dosdoğru yoldan sapıldığı zaman fırkalaşma ve gruplaşma kaçınılmaz bir durum arzetmektedir. Oysa Rabbimiz bunu bize yasaklamıştır.

RABBİMİZ DİNDE FIRKALARA AYRILMAYI YASAKLAMIŞTIR

     "Topluca Allah'ın ipine sımsıkı sarılın ve sakın ayrılığa düşmeyin. Allah'ın, üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz, birbirinize düşman idiniz, Allah, kalblerinizin arasını uzlaştırdı da O'nun nimetiyle kardeşler oldunuz. Siz, bir ateş çukurunun kenarında idiniz, Allah sizi oradan kurtardı. İşte Allah, ayetlerini size böyle açıklıyor ki hidayete eresiniz." (Ali İmran,103)


TEK DOĞRU YOLU BIRAKARAK BAŞKA YOLLAR EDİNENLERİ ALLAH CEHENNEM AZABI İLE TEHDİT ETMEKTEDİR


“Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, parçalanıp ihtilafa düşenler gibi olmayın. İşte onlara büyük bir azab vardır.” (Ali İmran,105)

     İmam Kurtubi der ki: "Allah (subhanehu ve teala) bizlere, Kitabına ve Peygamberinin Sünnetine sımsıkı sarılmayı, ihtilaf halinde onlara başvurmayı farz kılmış, Kitab ve Sünnete hem itikad, hem amel bakımından sımsıkı sarılmak ilkesi etrafında bir araya gelmemizi emretmiştir.

     "Her kim, kendisi için doğru yol apaçık belli olduktan sonra, Peygambere muhalefet eder ve mü'minlerin yolundan başka bir yola tâbi olursa, onu girdiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir yerdir." (Nisa,115)

     Bu ayet hakkında İbn Teymiyye der ki: "Doğru yol belli olduktan sonra Allah Resulu (sallAllahu aleyhi ve sellem)'e karşı gelen ve O'na muhalefet eden herkes, mü'minlerin yolundan başka bir yola tabi olmuştur. Ve mü'minlerin yolundan başka bir yola tabi olan herkes, Allah Resulu (sallAllahu aleyhi ve sellem)'e karşı gelmiş ve muhalefet etmiştir."

     "Şunu halâ anlamadılar mı ki, kim Allah'a ve Rasûlüne yan çizerse, onun için, içinde daimî kalacağı bir cehennem ateşi vardır. Bu ise, en büyük zillettir." ( Tevbe, 63)

     Kardeşlerim, Rabbimiz yukarıdaki ayetlerde “apaçık ve belli olan bir yol”dan bahsetmekte ve bize bu yolun Resulun  ve müminlerin yolu olduğunu açıklamaktadır. Peki o gün yeryüzünde mü’min olarak kim vardı?  Onların yolunu bırakıp başka yollara girenlerin cehennemle tehdit edildiği kimseler kimlerdi? Elbette sahabelerdi.

     Bizim bu ayetlerin tehditinden kendimizi korumamız için Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellemin açıkladığı yola uymamız ve bunu o günün ilk müslümanları olan sahabenin anlayışı ile yapmamız gerekmektedir. Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem hadislerinde:

     "İsrailoğulları yetmişiki fırkaya ayrıldılar. Benim ümmetim ise yetmişüç fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan biri müstesna, hepsi cehenneme girecektir" buyurmuş Sahabe-i Kiram,
     " O (müstesna fırka) hangisidir ya Resulallah?" diye sorunca, Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem "Benim ve ashabımın yolunda olanlardır" buyurarak bize yol göstermiştir. (Sahihu Suneni Tirmizi, 2641. hadis, Şeyh el-Elbani)

     Rabbim hepimizi tek doğru yol olan Resulünün ve sahabesinin yoluna iletsin. Ayaklarımızı o yolda sabit kılsın. Bir sonraki yazımızda da tek doğru yolun özelliklerinden bahsedelim inşaAllah.  Her biriniz Rabbime emanet ediyorum...


6 yorum:

  1. Ve aleykum selam ve rahmetullah,kardesim dun gece okudum .masaALLAH cok guzel,Allah razi olsun.ALLAH bizleri , dinini dogru kisilerden ogrenmek ve amel etmek nasip etsin.tekrar ALLAH razi olsun
    fiemanillah hatice

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amiiin Haticem, ecmain. Dinimiz! bizim dünya ve ahiret saadetini kazanmamızın anahtarı.. bu yüzden gerçekten dinimizi kimlerden ve neye göre aldığımıza çok dikkat etmeliyiz. Yoksa din her önüne gelenin, aklına geleni söyleyip kaide diye ortaya attığı safsatalardan ibaret bir olgu haline dönüşüverir de, biz de onu doğru zanneder ve onunla avunuruz. Rabbim bizi böylesi bir dine tabii olmaktan korusun.

      Sil
  2. Aleyküm selam !
    Kalb kalbe karşı mı desem ? Tevafuk mu desem ? Bilemedim :)
    Yine tam benlik bir konu ve yazı olmuş .Teşekkürler...
    Yine şu anda okuduğum kitaptan konuyla ilgili bir paragraf aktarmak istiyorum;
    [Hadiste geçen 73 rakamının Araplarda çok kullanılan bir edebi sanat türü olan "kinaye" olduğu ve kinayenin bu türüne de "kesretten kinaye " dendiği bir gerçek .Burada anlatılmak istenen bu ümmetin,tıpkı İsrailoğullarının Yahudileşme sürecinde parçalanması gibi parçalanacağı,hatta bu parçalanmada ONLARI BİLE GEÇECEĞİdir .]
    Allah muhafaza buyursun.Oldukça vahim bir durum.
    İzmir'den Jale ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlgi gösterip okuduğun için ben teşekkür ederim kardeşim. Hadislerde gelen rakamlar genellikle seninde değindiğin gibi çokluk ifade eden bir şekilde kullanılıyor.
      Evet kardeşim malesef bu ümmet bölünme ve parçalanmada kendinden önceki ümmetleride geride bırakmıştır. Kur'an'da ve Sünnet'te kendilerinden önceki ümmetlerin parçalanma sebepleri tek tek tesbit edilip çözümü sunulduğu halde ders almamışız. İnsanoğlunun tabiatı gereği heralde her ümmet bunu yaşayarak tecrübe etmek istemiş.
      Söz konusu hadisde dikkat çeken noktalardan biri sahabenin doğru yoldan sapan fırkalarla hiç ilgilenmeyip doğru olan fırkanın özelliğini sormalarıdır ki, bu üzerinde düşünmemizi gerektirecek bir davranış biçimi..
      Madem fırkalaşmayı önleyemiyoruz, o zaman doğru fırkadan olmaya çalışmalı ve tüm enerjimizi bu doğru fırkayı öğrenmek için harcamalıyız. Rabbim bizi o kurtulan fırkanın içine dahil etsin. Amiiin.

      Sil
  3. Aleykum selam ve rahmetullah..ALLAH razı olsun ablacım. Gunumuzde o kadar cok ınsanlar varkı helekı etrafımda sen neden boyle kapandın dıyen yada hemen hangı cemaattensınız. hatta ılk defa tanıstıgım ınsanlar bıle hemen cemaat soruyor. Yuzumu kapattıgım ıcın aılemdekı kısıler bıle hangı nedenden dolayı kapattıgımı soran oldu. Defalarca soyledıgım halde ınanmıyorlar kendı ıradem ıle kapandıgımı... Islamıyetı ogrenıp bu sekılde amel etmem gerektıgını ogrendım. sızlerde bana bılmedıklerımı yanlıslarımı hatalarmı gorememe ,dogruları yapmama yardımcı oluyorsunuz ALLAH razı olsun.. ınsanın sadece bır dostu olsun sadece ALLAH ıcın senınle olsun yeter. sızlerı tanıdıgım ıcın hamd olsun rabbıme..selamun aleykum ve rahmetullah...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aleykum selam ve rahmetullahi ve berakatuhu Fatımam. Malesef hepimizin karşılaştığı bir durum bu kardeşim. Toplumumuzda bölünme ve fırkalaşma öyle normal algılanır hale gelmiş ki, bunu sorgulayan hiç yok. Bunu dini bir gereksinimmiş gibi inananlar dahi var aramızda. Halbuki bizden istenen ayrı ayrı yollar benimseyip onları takip etmek değil, zaten belirlenen yola koyulmamızdır.
      Yardımlaşma hayr üzere olduğunda her şekli güzel kardeşim ama ilim üzere yardımlaşmak bir başka. Rabbim bizi her daim birbirinden faydalananlardan kılsın. Rabbim senden razı olsun. Amiiin.

      Sil