26.11.13

KUR'AN'A ALTERNATİF OLAN ZUBURLAR (KİTAPLAR)


Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu

   Değerli kardeşlerim, uzun bir aradan sonra ki birlikteliğimize doğru yoldan sapmanın ve yanlışlara yelken açmanın kaynağı olan bir konuyla başlayalım istedim. Rabbim bana konuyu hakkı ile kelimelere dökebilmeyi okuyan kardeşlerime de hakkı ile anlayıp kavrayabilmeyi kolaylaştırsın.

FIRKA, GRUP VE CEMAATLERİN OLUŞMASININ ANA SEBEBİ “ZUBURLAR” DIR

   İslam ümmetinin bu gün içinde bulunduğu bölünmüş, parçalanmış durumu çok mükemmel bir şekilde resmeden ve bu bölünmüş ve parçalanmışlığın ana sebebinin parça parça olmuş grupların kendilerine ait “zuburlar” edinmesi olduğunu haber veren ayetler yazımızın konusu olacak inşaAllah.

   Rabbimiz ayetlerinde şöyle buyurmakta:

   “İşte sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir. Ve ben de sizin Rabbinizim; o halde benden sakının!
   Fakat onlar işlerini aralarında parçalayıp çeşitli (Zuburlara) kitaplara ayırdılar. Her bir hizip, (grup, fırka) yanlız kendi yanında bulunanla (kendi ellerinde olanla) yetinip övünmektedir. Artık sen onları bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.!” (Mu’minun suresi 52-54)

   “İşte, sizin bu dîniniz tek bir dîndir; ben de sizin Rabbınızım. O halde bana ibadet edin.
   (Buna rağmen insanlar), dînlerini aralarında bölük pörçük etmişlerdir. Halbuki hepsi de bize döneceklerdir.” (Enbiya suresi, 92-93)

   Kardeşlerim, ayette geçen “zubur” kelimesi kitaplar demektir. Rabbimiz ayetinde her fırka ve grubun Kur’an’ın haricinde kendilerine değişik kitaplar edindiklerinden ve sadece onları benimseyip onları kendilerine ölçü kabul ettiklerinden bahsediyor. Bu grup ve fırkaların her birinin diğer grup ve fırkaların kitaplarını kesinlikle kabul etmediklerini sadece kendi benimsedikleri kitaplarla yetindiklerini ve onunla övündüklerini söylüyor. Nasıl da günümüzü resmediyor değil mi?

   Kur’an’ın haricinde çeşitli kitaplar edinip bunlar sanki Allah katından inmeymiş gibi kabullenip sadece onlarla yetinmek malesef günümüz islami cemaatlerinin içinde bulunduğu olağan bir durum. Rabbimiz şiddetle yasakladığı halde fırka ve gruplara ayrılmak, her grup ve cemaatin kendi lideri, (efendisi, hocası, şeyhi, üstadı) olması, onlar tarafından yazılmış bu kitapların dokunulmaz, eleştirilemez ve değiştirilemez hatta sadeleştirilemez gibi algılanması bunların her birini Kur’an’a alternatif hale getirmektedir. Kur’an’a alternatiftir! çünkü meclislerinde, oturumlarında, sohbet ve derslerinde sürekli benimseyip sahiplendikleri kitaplardan okumakda, Kur’an yerine onları anlayıp kavramaya çalışmakta, dini yaşantılarını bu kitapların öğretilerine göre belirlemektedirler. Hiç unutmam bu gruplardan birine mensup olan tanıdığım bir aile küçücük çocuğuna ayet ve hadisler yerine yetişkinlerin dahi okuduklarında anlamakta zorlandığı üstadlarının kitaplarını okutup ezberletiyorlardı.


   Günümüzde Kur’an’ın haricinde “zuburlar” edinmek dinde parçalanma ve ayrışmanın başlıca sebebini oluşturmaktadır. Halbuki bu dini yaşayan ilk müslümanların ahlakı asla böyle değildi. Hatta onlar bu şekilde davranışı kıyamet alametlerinden saymış ve bunu kötülemişlerdir.

KUR’AN’IN HARİCİNDE “ZUBURLAR” (KİTAPLAR) EDİNİP ONLARI SAHİPLENMEK, KIYAMET ALAMETLERİNDENDİR

   Ayette geçen “zuburlar” ile alakalı sahabeden gelen sahih bir nakilde “zuburlar” şöyle tarif edilmektedir:

   Abdullah ibn Amr radıyallahu anh anlatıyor: “Babamla birlikte bir heyetle Muaviye’nin huzuruna çıktım. Bir adamın insanlara şöyle konuştuğunu duydum: 

   “Şüphesiz ki kötülerin yüceltilip iyilerin aşağılanması, sadece sözün söylenip fiil ve amelin olmaması, toplulukta ‘Mesnat’ ın okunması ve hiç kimsenin bu okunanı reddetmemesi ve değiştirmemesi kıyamet alametlerindendir.” O’na “mesnat” nedir diye sorulunca, “Allah’ın kitabı dışında yazılmış şeylerdir” dedi. (Hakim, isnadı sahihtir.)

   Hadis günümüz islami ortamını ne güzel tasvir ediyor. Bu gün islami ortamlara baktığımızda aynen hadisde bahsedildiği gibi Kur’an ve Sünnet yerine sahiplendikleri zatların yazdığı kitaplar okunmakta, çeşitli hikayeler ve menkibeler anlatılmakta ve islamın bunlardan ibaret olduğu izlenimi oluşturulmakta malesef. Günümüzde gerçek ilim ehli artık itibar görmemekde, insanların nefislerine hoş gelecek hikayemsi şeyler söyleyen, ilmi değilde duygusal şeyler anlatanlara rağbet edilmektedir.

   Kur’an ve Sünnetin önüne geçen her söz, her kitap “zubur”dur ve Allah subhanehu ve tealanın kınadığı ve çeşitli şekillerde kötülediği fırkalaşmanın ve hizipleşmenin başlıca sebebidir.

   İbnul kayyim rahimehullah  gruplara ayrılarak hizipleşmenin sonuçlarını enfes uslubu ile şöyle açıklamaktadır:

   “Öyle ki her fırka kendisine uyana ancak yardım eder, diğer fırkaları kötüler ve onların sözlerine göre amel etmeyi nazarı itibar etmez. Sanki kendileri diğer fırkalardan başka bir dine mensubturlar. Diğer fırkaları reddetmek icin çok emek sarfederler ve bu konuda çok gayret ederler.

   Ayrıca şöyle derler: 'Onların kitapları, bizim kitaplarımız, onların imamları, bizim imamlarımız, onların mezhepleri,bizim mezhebimiz. ' Oysa Nebi birdir, Kur'an birdir, Rabbimiz olan Allah birdir. Madem öyle, hepsinin nazarında müşterek anlam taşıyan bir kelimeye boyun eğmeleri, Allah Resulu (sallAllahu aleyhi ve sellem)'den başkasına itaat etmemeleri, O'nun dışında hiç kimsenin sözünü nas gibi kabul etmemeleri ve Allah'ı bırakarak kimileri kimilerini Rabler edinmemeleri gerekir. Şayet onların hepsi bu konuda ittifak edip onlardan her biri, Allah ve Resulune davet eden kişiye hepsi tabi olsaydı ve herkes hüküm verme konusunda sünneti ve sahabe sözlerine başvursaydı -yeryüzünde tamamen yok olmasa da- elbette ihtilaf çok azalırdı.” (İlam’ul Muvakkin, İbnul Kayyim)

   Bakmayın bugün her bir grubun diğer gruplarda bizim kardeşlerimizdir demelerine. Bu sadece sevimli gözükmenin paravan olarak kullanılmış halidir. Kendi kendilerine kaldıklarında veya karşı karşıya geldiklerinde birbirlerine düşmanın dahi yapamayacağı hakaret ve eziyetleri yaparlar. Hele bir hassas noktalarına dokunmaya gör.

   Bu İbnul Kayyim rahimehullahında bahsettiği gibi rabbi bir, dini bir, resulu bir olan ve tek bir ümmet olmakla emrolunan insanların ahlakı olamaz. Olmamalıdır da. Çünkü Rabbimiz çeşitli “zuburlar” edinerek dini parça parça, grup grup ayıranların müşrikler olduğunu haber vermekte ve bizi onlara benzemekten sakındırmaktadır.

FIRKA VE GRUPLARA AYRILIP "ZUBURLAR" (KİTAPLAR) EDİNMEK MÜŞRİKLERE BENZEMEKTİR

   “Sakın müşrikler gibi olmayın! Onlar ki dinlerini parçalayıp hizipler/fırkalar haline geldiler. Her hizip kendi elindekiyle sevinip övünür.” (Rum Suresi 31, 32)


   “Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir.” (En'am Suresi 159)

4 yorum:

  1. ve aleykum selam ve rahmetullah ve berekatu,kardesim cok guzel bir konu islemissin masaAllah , “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”Müslim 867, Nesei 3/188

    fazla soze gerek yok.fiemanillah hatice

    YanıtlaSil
  2. salihacığım yine o güzel, sade ve öz anlatımınla çok güzel bir yazıyı paylaşmışsın. Allah razı olsun.
    kur a nı kerim ve hadisler her şeyi anlatıyor aslında. kıyamete kadar da anlatacaklar. Rabbim anlayanlardan etsin hepimizi inşallah.
    hülyamız=)

    YanıtlaSil
  3. Ve aleykumselam ve rahmetullah :-)
    Allah razı olsun abla yazı çok güzel olmuş, tam bir konu vardı onun üstüne gelmişti okuduğum zaman.
    Böyle yazıları okuyunca bazı şeyleri daha net görebiliyor insan.

    YanıtlaSil
  4. Aleyküm selam Salihacığım
    Beni uzun zamandır korkutan bir konuya değinmişsin kendi adıma teşekkür ederim.Korkutan dedim ;çünkü bazı Alim kişilerin kendi elleriyle yazdıkları kitapların ,onları takip eden kişilerce "vahiy" muamelesi görmesi ürkütücü ve korkutucu bir durum değildir de nedir ?
    Bu konuyla ilgili sahabenin tutumunu merak edenler için şu sıralar okuduğum bir kitaptan alıntı yapmak istiyorum;
    [ Sünnetin ruhunu anlamadaki kâbiliyet ve anlayışıyla sahabe içerisinde seçkin bir yeri olan İbni Mes'ud (r.a)bu konuda çok hassas ve bu tür bir davranışı "yahudileşme temayülü" olarak görüyor.İbn Mes'ud'a insanların yanında hadis yazılı metinler olduğu haber verilince şaşırdı ve tuhafına gitti.Bu şaşkınlığı o metinler getirilip imha edilinceye kadar geçmedi.Ardından dedi ki:"sizden önceki kitap ehli, âlimlerinin kitabına sarılıp Rablerinin kitabını terkettikleri için helâk oldular " (Darimi Mukaddime 42(472) Hz.İbni Mes'ud ,Allah'ın kitabının terkedilip tümden başka kitaplara yönelinmesini Yahudileşme alâmeti olarak niteliyor ,bir toplumun Allahın kitabını terkederek bilginlerinin kitabına sarılmalarını o toplumun helâkine yoruyordu.Kuşkusuz İbni Messudun bu yaklaşımını anlayabilmek için Yahudi âlimlerinin kendi elleriyle yazdıkları kitabı insanlara dayatıp " Siz Tevrat'ı anlayamazsınız ,onu ancak bizim âlimlerimiz anlar" mantığına saptığını bilmek gerekiyor.Bu noktada ibni Mes'udun sünneti yazılacak bir şey değil yaşanacak bir şey olarak algılayanlardan olduğunu , onun bu tavrının sünnete karşı değil,sünnetin hayati olmaktan çıkartılıp kitabileştirilmesine karşı olduğunu hatırlatmakta yarar var .]
    Bu konuda kişiler ve yazdıkları kitaplar hakkında yazacak çok şey ,söylenecek çok söz var .Yazarızda ,söylerizde fakat ne kadar etkili oluruz meçhul.Ben derin bir nefes alıp Müslümanların feraset ve basiretlerinin açılması için dua etmek istiyorum .
    Çok önemli bir konuda gayet güzel bir yazı olmuş kardeşim tebrik ederim .İtiraf etmeliyim ki bu tür konular benim ilgi alanım.Uzun uzun yazabilirim ama haddimide aşmaktan korkarım .
    Bu güzel dinin tek sahibi Rabbimden O'nun razı olacağı şekilde yaşamayı istiyorum.Allah hepimizi sıratı müstakim üzerinde sabit kılsın,Müslüman olarak öldürsün ve salihler arasına katsın amin.
    Selam sevgi ve dualarımla İzmir'den Jale.

    YanıtlaSil