5.12.13

SAFER AYI BELA AYI MI?



Esselamu aleykum kardeşlerim,

     Malumunuz bu gün itibari ile hicri takvimde Safer ayına girmiş bulunmaktayız. Son zamanlarda Safer ayı hakkında çokca soru ve mesaj aldığım için bu konuyu araştırıp sizinle paylaşma ihtiyacı hissettim.

     Safer ayı hakkında bu günlerde türlü söylentiler, türlü hadisler ortalıkda dolaşmakta. Bu hadislerin doğruluk derecesi ve bu söylentilerin kaynağı ne öğrenelim istedim. Sosyal medyanın da tesiri ile günümüzde iletişimin anlık olduğunu düşünürsek bu şekildeki asılsız inançların insanları bir şekilde etkileyeceği muhakkak. Bu paylaşım bu konuda gerçeği öğrenmek isteyenler için yardımcı olur inşaAllah.

     Kardeşlerim, Safer ayını uğursuz sayma inancının temeli taa cahiliye araplarına dayanmaktadır. Onlar safer ayının uğursuz olduğuna inanırlardı. Bu inancın kalıntıları günümüzde İslâm'a mensup bazı kimseler içinde hala devam etmektedir. Halbuki Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem böyle bir şeyin olmadığını Buharide gelen hadislerinde açıkça ifade etmiştir.

     Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

(( لَا عَدْوَى وَلَا طِيَرَةَ وَلَا هَامَةَ وَلَا صَفَرَ، وَفِرَّ مِنَ الْمَجْذُومِ كَمَا تَفِرُّ مِنَ الْأَسَدِ.)) [ رواه البخاري ومسلم ]

     "Advâ, Tıyara, Hâme ve Safer yoktur. Aslandan kaçtığın gibi, Cüzâm hastalığından kaç." (Buhârî; hadis no: 5387. Müslim; hadis no: 2220)

     Advâ: Sağlam bir kişiye bir hasta aracılığıyla hastalığının bulaşmasıdır.

     Tıyara: Uğura ve uğursuzluğa inanmaktır.

     Hâme: Kan davalarında öç ve intikam almak için uydurulmuş bir takım efsanelere inanmaktır.

     Safer: Sefer ayının uğursuz olduğuna inanmaktır.


     Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in dört şeyi (Advâ, Tıyara, Hâme ve Safer'i) reddetmesi, onların varlığını reddetmek değildir. Aksine onlar vardır. Fakat bu dört şeyin olaylara etkisinin olduğunu reddetmektir. Bu sebeple olaylara etki eden, yalnızca Allah Teâlâ'dır. Buna göre bir olayın sebebi, bilinen bir sebep ise, o sahih bir sebeptir. Yok eğer bir olayın sebebi vehm (kuruntu) ise, o da bâtıl bir sebeptir. Safer ayının ne kendisi olaylara etki edebilir, ne de kendisi şer için bir sebeptir." (Mecmû' Fetâvâ İbn-i Useymîn; c: 2, s: 113-115)

     İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi'ne şu soru sorulmuştur:

     "Ülkemizde bazı âlimler, İslâm dîninde, Safer ayının son Çarşamba günü kuşluk namazı vaktinde bir selâmda dört rekat olarak kılınan, her rekatında Fâtiha sûresi ile birlikte on yedi defa Kevser sûresi, elli defa İhlas sûresi, birer defa Felak ve Nas sûreleri okunup selâm verilen, selâm verildikten sonra üç yüz altmış defa şu âyet-i kerime okunan:

     "Ve Allah, emrinde gâliptir (hiçbir güç, O'na engel olamaz). Fakat insanların çoğu, (her şeyin Allah'ın elinde olduğunu) bilmezler." (Yusuf,21)

     Bunları üç defa yaptıktan sonra şu âyet-i kerime ile bitirilen:

     "Onların (iftiracıların) nitelemekte oldukları şeylerden senin izzet sahibi Rabbini tenzih ederiz. Bütün elçilere (rasûllere) selam olsun. Hamd, (dünya ve âhirette) âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur." (Saffat,180-182) Nâfile bir namaz olduğunu iddiâ etmektedir.

     Yine, bu günde sadaka olarak fakirlere bir parça ekmek vermenin, Safer ayının son Çarşamba günü inen belâ ve musibeti savmak için bu âyet-i kerime'nin ayrı bir yeri olduğunu iddiâ etmektedirler.

     Ayrıca, her yıl, üç yüz yirmi bin tane belâ ve musibet indiğini, bütün bu belâ ve musibetlerin, Safer ayının son Çarşamba günü geldiğini, bunun ise, yılın en zor günü olduğunu, kim, bu namazı, yukarıda zikredildiği şekilde kılarsa, Allah Teâlâ'nın o kimseyi, bu günde inen her türlü belâ ve musibetlerden lütuf ve keremiyle koruyacağını, yine, bu şekilde yapmaya gücü yetmeyen küçük çocukları bile belâ ve musibetlerden koruyacağını iddiâ etmektedirler.

     Bu zikredilen şeyler çözüm müdür?

     İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi âlimleri bu soruya şöyle cevap vermişlerdir:

     "Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. Salât ve selâm, Allah'ın elçisine, onun âile halkına ve ashâbına olsun.

     Soruda zikredilen bu nâfile namazın, Kur'an-ı Kerim ve sünnetten bir aslının olduğunu bilmiyoruz. Bu ümmetin ilk müslümanlarından ve onlardan sonra gelenlerden hiç kimsenin bu nâfile namazı kıldığına dâir hiçbir şey sâbit olmamıştır. Aksine bu, bid'at bir namazdır.

     Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sâbit olduğuna göre o şöyle buyurmuştur:

(( مَنْ عَمِلَ عَمَلاً لَيْسَ عَلَيْهِ أَمْرُنَا فَهُوَ رَدٌّ.)) [ رواه مسلم ]

     "Her kim  işimiz (dînimiz) üzere olmayan bir iş işlerse, o işlediği şey reddolunmuştur (bâtıldır ve ona itibar edilmez)." (Müslim; hadis no:1718.)
     Başka bir hadiste şöyle buyurmuştur:

  (( مَنْ أَحْدَثَ فِي أَمْرِنَا هَذَا مَا لَيْسَ مِنْهُ فَهُوَ رَدٌّ.)) [ متفق عليه ]
     "Her kim, bu işimizde (dînimizde) onda olmayan bir şeyi ona ihdâs eder (açık veya gizli Kur'an ve sünnette aslı olmayan bir şey getirir)se,  o ihdâs ettiği şey, kendisine reddolunmuştur (bâtıldır)."( Buhârî; hadis no: 2697.Müslim; hadis no: 1718.  )

     Bu namazı ve zikredilen şeyleri, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e veya sahâbeden birisine nisbet eden kimse, en büyük iftirayı atmış olur ve bu kimse, Allah Teâlâ tarafından yalancıların hak ettikleri cezayı hak etmektedir."
     Değerli âlim Muhammed Abdusselâm eş-Şukayrî şöyle demiştir:

     "Câhil kimseler, kendilerinden her türlü kötülüğü giderdiğine inanarak, Safer ayının son Çarşamba günü 'Bütün âlemler içinden Nuh'a selâm olsun' gibi, selâm âyetlerini yazmayı ve bu âyetleri, içerisinde su bulunan kaplara koyup o sudan içerek ondan bereket ummayı ve o suyu başkasına hediye etmeyi bir gelenek hâline getirdiler. Bu inanç, bozuk bir inanç, dînde yerilen bir şeyi uğursuz sayma ve bunu yapanı gören kimsenin ona şiddetle karşı çıkması gereken çok çirkin bir bid'attır." (İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâmî Komitesi Fetvâları; c: 2, s: 354. )


     Çeşitli siteler, mailler ve mesajlar vesilesi ile net ortamında dolaşan safer ayı ile ilgili hadislerin hepsi uydurma hadislerdir. Bu hadisler muteber hadis kaynaklarının hiç birinde  bulunmamaktadır. Lütfen dinimizi nereden aldığımıza özen gösterelim!

3 yorum:

  1. Aleykum selam ve rahmetullah..Kuranı anlamak tek başına yeterlıyken neden baska aslı gercek olmayan kaynaklara basvururlarkı hıc anlamıyorum. Dogruyu bulmak bu kadar kolayken artık...ALLAH razı olsun ablacım...

    YanıtlaSil
  2. ve aleykum selam ve rahmetullah,kardesim yine guzel bir yazi olmus masaallah,ben ilk defa boyle bir sey duydum cok sasirdim.soyle bir arastirma yaptim cahiliyeden geldigini ogrendim yazilar cok uzundu .deliller sahih degil di.simdi sahih hadislerle selef alimlerin gorusuyle ogrenince cok rahatladim ALLAH razi olsun senden.fiemanillah hatice

    YanıtlaSil
  3. aleykumselam ve rahmetullah Allah razı olsun abla ben ilk defa duydum geçenlerde eşime biri mesaj atmış bela ayı diye yok şukadar tesbih şukadar namaz kılın diye şoke olmuştum
    Rabbim bizlerin ayaklarını dini üzere sabit kılsın.

    YanıtlaSil