Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve
berakatuhu
Rabbimin
selamı, rahmeti ve bereketi siz değerli misafirlerimin üzerine olsun..
Kardeşlerim,
buluşma noktamız olan bu mekanımızda nasıl Rabbimize daha iyi bir kul
olabiliriz ve nasıl onun rızasını daha iyi kazanabiliriz düşüncesi ve gayesi
ile bilgilerimizi tazelemeye ve bu bilgilerimize yeni bilgiler eklemeye
çalışıyoruz. Bilgilerimizi tazelerken ve yeni bilgiler öğrenirkenki amacımız
ise bu bilgiler sayesinde imanımızı arttırmak, kuru ve ezberden ibaret olan
dini hayatımıza ruh katmaktır. Kulluğumuza ve ibadetlerimize bu ruhu katacak,
hayat verecek, adeta yeniden diriltecek olan tek şey ise imandır.
Günümüzde
biz müslümanların müptela olduğu en büyük ve tehlikeli durum imani meseleleri
kuru sözlerden, bilinip ezberlenen kurallardan ibaret görüp bunları
kalplerimize ve hayatlarımıza indirgemeyişimizdir. Fıkhi meselelere gelince
Kur’an ve sünnette bahsedilmeyen bir çok konuda dahi kılı kırk yararcasına
fetvalar veren ilim ehli itikadi ve imani meseleleri ise halledilip rafa
kaldırılmış bir mesele olarak görmelerinden dolayı bu ümmet bu duruma
gelmiştir. İslami isimler taşıyan, kimliğinde müslüman yazan, ismi ve kimliği
dışında islamla hiçbir alakası olmayan içi bomboş yığınlar..
Değerli
kardeşlerim, Rabbimiz bizden kendisine ve kendisinin belirlediği birçok konuya
iman etmemizi istemiş, nasıl iman edeceğimizide her konuda olduğu gibi gerek
ayetleri ile gerekse Resulünün sünneti ile açıklamıştır. İlk müslümanlar olan
sahabelerde bu esaslar üzerine iman etmiş, Rablerinin emir ve nehiylerini bu
esaslar üzerine kabul edip yaşamışlardır. Bunun sonucu olarak “İnsanlık
tarihinin en saadetli asrı” olarak bilinen Asr-ı Saadeti temin etmişlerdir.
O
Saadetli asrı ve o asrın oluşmasını sağlayan o günün müslümanlarının
hayatlarını incelediğimizde nasıl muhteşem bir imana, bu iman sayesinde her
türlü zorluğa göğüs gerebilecek bir güce ve her türlü fedakarlığı yapabilecek
bir gayrete sahibi olduklarını rahatlıkla görüyor ve onlara hayran kalıyoruz.
Çoğu zaman onların hayatlarını ütopya olarak değerlendiriyor ve asla onlar gibi
olamayacağımızı düşünüyoruz. Halbuki onlarda bizim gibi etten kemikten
müteşekkil insanlardı. Hatta bir çoğu İslamın nuruyla tanışmadan önce
cahiliyyenin karanlığından nasibini fazlasıyle almıştı . Ama onlar öyle bir
iman ettilerki, çocukları diri diri gömen bir cahiliyye insanından karıncayı
incitmekten korkan bir insan karakteri ortaya çıktı.
Kadınları
yaşamaya değer varlıklar olarak görmeyen bir anlayışdan, annesinin rızası
olmadan adım atmayan bir insan şahsiyeti oluştu.
Faizin,
tekelciliğin alasını yapıp para üzerinden para kazanan bir toplumdan herşeyini
gönül rahatlığı içinde müslüman kardeşi ile paylaşan bir anlayışa sahip insan karakteri
gündeme geldi.
Köle
iken, ezilmişken, toplumun hor ve hakir görülen en zayıf insanlarıyken, çok
değerli, izzetli, saygı ve sevgi gösterilen ve insanların efendisi konumuna
yücelen bu insanlar.. Bütün bunlara
sizce nasıl ulaştı? Nasıl bu denli değişti? Onları böylesine değiştiren iksir
neydi? Neydi yaşadıkları dönemi “saadetli asır” diye adlandırılmasına sebep
olan bu şey? Onların sahip olupda bizim mahrum olduğumuz bu şey ne?
Kardeşlerim,
Onları bu denli değiştiren, en adaletli, en itaatkar, en dürüst, en ahlaklı ve
en değerli insanlar yapan, insan olmanın doruk noktasını yaşatan tek şey “iman”dır.
Onlar öyle bir iman ettilerki, hiçbir zaman eşine rastlanmayan bir tarih
yazdılar. Cennetle müjdelendiler. Daha dünyada iken “Rableri onlardan razı
olmuş, onlar da Rablerinden razı olmuşlardır” (Beyyine, 8) müjdesine mazhar
oldular.
Onların
hayatı kesinlikle ütopya değil kardeşlerim. Onların iman ettiği gibi iman eden,
onların iman esaslarını benimseyen, imani konularda onlar gibi itaat eden her
müslüman için onlar gibi olabilmek mümkün. Onlar gibi insanlığın efendisi olmak ve Rabbimizin rızasını kazanabilmek mümkün. Onlar gibi iman edip onlar gibi müjdelere nail olmak istiyorsak iman
ve ibadet hususlarında onlara tabii olup, onların konuştuğu yerlerde konuşup,
sustukları noktalarda da susup onların itaat ettiği gibi itaat etmemiz
gerekmektedir. Rabbimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır:
“Her
kim, kendisi için doğru yol apaçık belli olduktan sonra, Peygambere muhalefet eder ve mü'minlerin
yolundan başka bir yola tâbi olursa, onu girdiği yolda bırakırız ve cehenneme
sokarız. Orası ne kötü bir yerdir.” (Nisa, 115)
Ayette
“müminlerin yolundan başka bir yola saparsa” sözünden kastın sahabeler olduğu
apaçıktır. Çünkü o gün sahabe topluluğundan başka bir mümin topluluk yoktu.
Bu
serinin devamında onlar nasıl iman etti?
İmanlarını hangi esaslar üzerine inşa etti ve nasıl itaat ettiler?
Bunların cevaplarını bulmaya çalışacağız. Çünkü geçen yazımızda da
bahsettiğimiz gibi Allah subhanehu ve teala hepimizin ilk asır müslümanları
gibi iman etmesini emretmektedir. Hidayeti arayanlar ve buna nail olmak
isteyenler için bunu bir ön şart olarak belirlemektedir.
Allah
Subhanehu ve teala şöyle buyurmaktadır:
"Eğer
onlar sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, şüphesiz hidayete
ererler. Yok, eğer yüz
çevirirlerse, onlar, muhakkak, düşmanlık içindedirler. (Ey
Muhammed) Allah, onlara karşı sana yeter. O, hakkıyla işiten, hakkıyla
bilendir." (Bakara, 137)
Allah
subhanehu ve tealanın bu ayetinde “sizin iman ettiğiniz gibi” diye nitelediği
müslümanlar sahabelerdir. Çünkü o gün yeryüzünde iman etmiş insanlar olarak
sahabeden başka müslümanlar yoktu.
Rabbim hepimize onların iman ettiği esasları
öğrenebilmeyi ve öğrendiğimiz bu esaslar üzerine iman edebilmeyi
kolaylaştırsın. O herşeye gücü yetendir.
Onlarda takva vardı,gece neşesi vardı,her anın adanmışlığı vardı.Yapılacak her işte ALLAH ve Resule götürme çabası vardı.Onlarda bilinç biz de ise bilgi var.Ama ALLAH(c.c)ey bilenler demiyor ey iman edenler diyor.Rabbim bizlere asrın sahabesi olmayı ihsan buyursun.(Amin)Sizi ALLAH için seviyorum kardeş.ALLAH sizi korusun.
YanıtlaSilAmiiin kardeşim, ecmain. Beni rızası için sevdiğiniz Rabbimde sizi sevsin ve sevdiklerine sevdirsin.
SilDediğiniz gibi kardeşim, Onlardaki bilinç bilgilerini ve kendilerini yönlendiriyordu ama bizdeki kuru ve ruhsuz bilgi bizi yerimizden dahi kımıldatamıyor. Allah bizi islah etsin.
Aleykum selam ve rahmetullah.
YanıtlaSilSubhanAllah, ancak bu kadar güzel özetlenebilirdi ablam. Onların mükemmelliği, itaati...
Ulaşılamaz değil de, temiz bir imanla ulaşılabilir oldukları. Gözlerimiz gördü, yeri geldi kulaklarımız duydu, Rabbim hakkıyla teslimiyetimizi de nasib etsin bizlere.
Selamun Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu...
Amiiin Tugbam. Rabbim sahabenin gibi iman edip amel edebilmeyi ve bunun sonucunda ödenecek bedelede katlanabilmeyi nasip etsin hepimize. Aleykum selam ve rahmetullahi ve berakatuhu
Silsayfaniz hayirli olsun ins. güzel ve faydali paylasimlarla beraber oluruz.
YanıtlaSilTeşekkürler kardeşim. InsaAllah.
SilAllahim ögrendigimiz dini bilgileri hakkiyla uygulamayi hepimize nasip etsin.Son günlerdeki olaylarda peygemberin yolundan sapanlarin ne durumlarda olduklarinada sahit oluyoruz Allah onlarin serlerinden hepimizi korusun.Amin.
YanıtlaSil