18.6.14

KUR'AN VE SÜNNETTE CEMAAT KAVRAMI


Esselamu aleykumve rahmetullah değerli dostlar...

-----------------------------------------------
+  Selamun aleykum
_  Aleykum selam ve rahmetullah kardeşim.
MaşaAllah ne güzel böyle dininizi yaşıyorsunuz.
_ Hamdolsun Rabbimize bu bizim kulluk görevimiz.
+ Öyle, öyle tabii şey kardeşim hangi cemaattensiniz?
_ Allah Resulünün sünnetine uymaya çalışıyoruz.
+ Ya tamam hepimiz Allah ve Resulune uymaya calışıyoruz ama siz yine de söyleseniz hangi cemaate mensup olduğunuzu?...

     Eğer görünüş itibari ile İslami bir kimliğiniz varsa ilk tanıştığınız insanla ilk muhatap olduğunuz konuşma genellikle yukarıdakine benzer bir konuşma oluyor değil mi? Siz her ne kadar tek bir cemaat olması gerektiğini ve sizinde O'na mensup olduğunuzu anlatmaya çalışsanızda muhatabınız her sözünüzü onaylayarak, kendi sorusunu yineliyor "hangi cemaattensiniz?"
     Değerli dostlar "Cemaat" kavramının Kur'an ve Sünnette ne şekilde anlamlandırıldığını merak ettiniz mi hiç?   İçinde bulunmamız emredilen cemaat hangi cemaattir?   Ne gibi özellikler taşıması gerekir?  Cemaatler ayrılıkların kaynağı mı yoksa toparlayıcısımı olmalıdır?
     Toplum içerisinde çok yaygın bir deyim vardır "Sürüden ayrılanı kurt kapar" diye. Halk arasında bu deyim sıkça kullanılarak mutlaka bir cemaat içinde olmamız gerektiğine dair vurgu yapılır. Peki dostlar günümüzde cemaatten ayrılanı mı kurt kapıyor, yoksa cemaatler birer kurt haline gelmiş insanları mı kapıyor?

ALLAH VE RESULU TEK BİR CEMAAT OLMAMIZI EMREDİYOR
Rabbimiz tüm Müslümanlara Kur'an ve Sünnet’e sarılan tek bir cemaat olmalarını emretmiş, fırkalara, gruplara bölünmelerini şiddetle yasaklamıştır.
“Hep birlikte Allah’ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın.” Âli İmrân, 103
“Dinlerini parça parça edip, fırka fırka olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır, sonra (Allah) onlara yaptıklarını haber verecektir.” En‘âm, 159
“Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra fırka fırka olup ihtilâfa düşenler gibi olmayın! İşte, onlar içindir azâbın büyüğü.” Âlu İmrân, 105
Allah'ın Resulu sallallahu aleyhi ve sellem doğru yolun tek olduğunu bir şema çizerek açıklamış ve zihinlerimize daha kolay şekilde yerleşmesini sağlamıştır.
Abdullah b. Mes‘ûd radıyallahu anh şöyle anlatır: 
"Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem eliyle bir çizgi çizdi ve şöyle buyurdu: “ Bu Allah’ın dosdoğru yoludur.” Sonra bu düz çizginin sağına ve soluna birçok çizgiler çizdi ve şöyle buyurdu: “Bunlar da başka yollardır. Bu yolların her birinin başında mutlaka o yola davet eden bir şeytan vardır.”   Sonra da şu âyeti okudu: “İşte bu, benim dosdoğru yolumdur. O hâlde ona uyun, başka yollara uymayın ki sizi O’nun yolundan ayırmasın.”  En ‘âm,153. Ahmed, Nesâî, Dârimî rivâyet etmişlerdir.

CEMAAT KAVRAMININ SÖZLÜKTEKİ VE DİNİMİZDEKİ ANLAMI:

     Sözlük Anlamıyla Cemaat:  
     Tefrikanın ve ayrılmanın zıttı olan “ictimâ”dan türemiştir. Sözlükte “cemaat” krlimesi ile insanlar cemaati kastedildiğinde bunlar herhangi bir mesele hakkında toplanıp, bir araya gelen topluluk demektir.
     Cemaat çok sayıda insan ve aynı maksat etrafında birleşen insanlar topluluğu demektir.

      Şer'i anlamıyla Cemaat: 
     İslam dininde "Cemaat" müslümanların cemaati demek olup, bunlar da ashab, tabiîn ve kıyamet gününe kadar onlara güzel bir şekilde uyan, kitab ve sünnet etrafında toplanmış, Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellemi her yönüyle takip eden bu ümmetin selefi demektir.

     "Cemaat" sünnet etrafında toplanıp, onu ittifakla kabul eden kimselerdir. O bakımdan onların isim ve nitelikleri “ehl-i sünnet ve’l-cemaat” tabiri ile ifade edilmiştir.

     "Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat" : Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetine, ashabının ve onların yollarını izleyenlerin sünnetine itikad, söz ve amel hususlarında sımsıkı sarılanlar ve O'na bu şekilde dosdoğru tabi olup, bid'atlerden uzak duran kimselerdir.

KENDİLERİNE UYMAMIZ GEREKEN CEMAAT ALLAH RESULU VE SAHABESİDİR

Rabbimiz yüce kitabında dinimizi yaşarken kendilerine uyacağımız cemaatin kimler olduğunu açıkca belirtmiş ve dinde onlara uyduğumuz taktirde onlardan razı olduğu gibi bizden de razı olacağını söylemiştir:

“O öne geçen ilkler: Muhâcir ve Ensâr ve onlara ihsân ile tâbi olanlar var ya! Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah’tan râzı oldular.” Tevbe, 100

     Avf bin Malik Radiyallahu Anh şöyle dedi: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
     “Yahudiler yetmiş bir fırkaya ayrıldı, onlardan bir fırka cennettedir, yetmiş fırka ateştedir! Hristiyanlar yetmiş iki fırkaya ayrıldı, onlardan bir fırka cennettedir, yetmiş bir fırka ateştedir. Muhammed’in canı elinde olan Zata yemin ederim ki ümmetim de yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır, onlardan bir fırka hariç yetmiş ikisi ateştedir!”
     −Ya Rasulallah! Onlar kimlerdi? denildiğinde.
     Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
     −“Onlar, cemaattir.” İbni Mace 3992, Albânî Silsiletu’l-Ehâdîsi’s-Sahîha 1492

Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem kurtulan fırkanın cemaat olduğunu ve bu cemaatin hangi özelliğe sahip olduğunu şöyle açıklamıştır:
“Onlar, bu gün benim ve ashabımın üzerinde olduğu hal üzere olan kimselerdir.” 

Acurri Eş-Şeria 25, Tirmizi 2643, Hâkim 444

     Değerli dostlar, bu ümmetin ilk cemaati başta Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem ve sahabesidir. Bu cemaat hak olan ve tek olan cemaattir. İlk ferdi Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellemdir. Sonra sahabedir. Ve onların inandığı ve yaşadığı gibi inanıp yaşayan ve dinde onlara uyan müslümanlardır. Onların inanç ve yaşantılarından ayrılan, uzaklaşan kim olursa olsun cemaatten ayrılır ve uzaklaşır. Hak cemaatten olabilmenin tek kriteri onlara tabi olmaktır.
     İslam dinindeki cematin anlamı sözlük anlamındaki gibi bir araya gelmiş insan kalabalıkları değildir. Kendi benimsedikleri fikir ve anlayış üzerine bir araya gelmiş topluluklar da değildir. Oluşturdukları gruba, alimlerine, büyüklerinin sözlerine çağıranlarda değildir. Cemaat demek sayısı en çok olan grup demek de değildir. Cemaat tek başına dahi olsa doğru yol üzere olmaktır.




"CEMAAT" TEK BAŞINA DAHİ OLSA DOĞRU YOL ÜZERE OLMAKTIR


     Günümüzde üzülerek şahit olduğumuz gibi insanların doğru yolda olmaları sayıca çok olmaları ile kıyaslanıyor. İslamı yaşamak için adım atan insanlar yalnız kalma korkusu başta olmak üzere bir çok sebeplerle bu kalabalıkların içine dahil oluyor. Halbuki doğru yolun ölçüsü asla çok olmak, kalabalık olmak değildir. Sünnete uygun  bir yol üzere olmaktır. 


     Yukarıdan buraya kadar zikretmiş olduğumuz ayet ve hadislerde de açıkca görüldüğü gibi müslümanların Kur'an ve Sünnetin etrafında bir araya gelerek birleşmiş selef’in yolunu izleyen tek bir cemaat olmaları şarttır. Bu olmadığı takdirde müslümana düşen bütün hizip ve cemaatleri terk edip Kitâb ve Sünnet’e sarılan ve Selef’in yolunu izleyen Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’e uymaktır. Çünkü seçkin sahabe Abdullah ibni Mes'ud Radiyallahu anh:
     “Cemaat hakka uyan kimsedir, isterse tek bir fert olsun.” buyurmaktadır. 

     Amr bin Meymun El-Eydî rahimehullah şöyle dedi:
     .... Abdullah ibni Mes’ud radıyallahu anh'a cemaate karşı sorumluluğumuz ne olacak diye soruldu?
     Abdullah ibni Mes’ud radıyallahu anh şöyle dedi:
     “Bu gün cemaatin geneli cemaatten ayrılmaktadır! Cemaat tek başına olsa da Allah’a itaat olan şeydir. O’nun emrine uygun olarak hareket etmendir.”
     Büyük alim Ebu Şâme rahimehullah, Abdullah ibni Mes’ud radıyallahu anh’ın sözünü delil getirerek şöyle demektedir:
     “Cemaate bağlılıkla ilgili Allah ve Rasulünün emri gelmiştir. Onunla kastedilen mana hakka tabi olmaktır, ondan ayrılmamaktır. İster hakka tabi olanlar sayı bakımından az, muhalefet edenler de çok olsun. Çünkü hak, Nebi aallallahu Aleyhi ve sellem ve O'nun ashabının oluşturduğu ilk cemaattir. Onlardan sonra meydana gelen ehli batıl ne kadar çok olursa olsun onların çokluğuna iltifat edilmez!” Ebu Şame El-Bais Ala İnkari’l-Bidah 22

İmam İbni Kayyım rahimehullahda Ebu Şâme rahimehullahın bu sözlerini yerinde bularak şöyle demektedir:
“Ebu Şâme'nin bu ifadeleri ne kadar da güzeldir. Akıl sahibi için cemaatle kastedilen, tek başına olsa da hakka uygun hareket eden kimsedir. Bu taife, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in hadislerinde “Hak üzere zahir olmaya devam edecek,” şeklinde bildirdiği kimselerdir.  İbni Kayyım İgasutu’l-Lahfân 1/69

Konumuzu toparlayacak olursak, "Cemaat" kelimesinden maksat Kur'an ve Sünnettir. Bunu ilk pratize eden cemaat ise sahabedir. Bize düşende onlara uyup hak cemaatten olmaya çalışmaktır. Eğer bulunduğumuz ortamda bu mümkün değilse Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellemin Ebu Huzeyfe radıyallahu anha yaptığı tavsiyeye uymak en doğrusu olacaktır. 

"O takdirde bütün bu fırkalardan uzaklaş, velev ki bir ağacın kökünü azı dişlerinle yakalayacak olsan bile. Ölüm sana gelip yetişinceye kadar sen bu hal üzere kalmaya devam et." bütün topluluklardan uzaklaşmaktır.  Müslim, İbni mace.     

Saliha Yıldız..

1 yorum:

  1. Peki nefsimizi nasıl tezkiye edicez .Tasvvuf diye bir şey var mevlana hz ems i tebriziye fatih sultan mehmet akşemsettin hz. Ne yunus emre taptuk emre v.s. bağlı imiş kafam bu konuda çok karışık

    YanıtlaSil