20.6.14

CEMAAT DENİNCE AKLIMA KURTULUŞ YERİ GELİRDİ...

Esselamu aleykum gönül dostlarım..

Cemaat ile ilgili yazının yayınlanmasından sonra bir kardeşimiz cemaatler hakkındaki düşüncelerini ve kendi hayatında yaptığı tecrübeleri yazıya dökerek göndermiş. Öyle samimi ve içten yazılmış ki satırlar eminim hepiniz bu satırlarda kendi hayatınızdan kesitler bulacaksınız.

     Cemaat dendiğinde aklıma önceden kurtuluş yeri gelirdi. Cemaat ehli insanlarda kurtulmuş insanlar...  Keşke bende cemaate bağlı biri olabilsem diye düşünürdüm. Lakin ne zaman adım atsam kendilerine göre bir yaşayış tarzı benimsemiş, kendilerine ait kuralları olan bir toplulukla karşılaştım.


     Cemaatler benim size ulaşmama vesile oldu. Hani insan bazen kalabalıklar içinde kendini yalnız ve yabancı hisseder ya, benim de durumum aynen böyleydi. Çevremde her kesimden insan vardı, ailemde de. Ama Allah'ın bize emrettiği dini hakkı ile yaşayan kimseyi görememek insanı bazen arayışa sevkediyor. Ben kah aradım, kah kaçtım, kah sorguladım. Sorgulamalarım işe yaradı aslında elmanın sağlamı ile çürüğünü birbirinden ayırmama vesile oldu.


     En başta İsmailağa cemaati olarak bilinen toplulukda gözlemlediğim şunlardı: Çarşaf giyilecek, efendiye bağlanılacak, dersler alınacak, tesbihler çekilecek. Sabahlara kadar bitmez namazlar, katı kurallar...


     Hoca anneleri ders veriyordu. Komşularımdan gidenler oldu. Genelde yapım itibari ile herşeye bodoslama dalan biri olarak kafamda soru işaretleri ile yaklaştım. Sorular sordum. Soru sormam bile rahatsız etti onları. Komşum hocasına benden bahsetmiş, hocasıda aman sakın onunla tartışmaya girme! demiş. Bana yönlendir, getir konuşalım diye eklemiş. Küçücük boyumla bir kaç sorumla korku vermişim onlara.


     Komşum rabıta yapıyordu. Neymiş, hoca efendiyi düşünerek kalbini arındırıyormuş. Bana mantıksız geldi. Peygamberimiz dahi "beni düşünün, arının" demezken kim ola ki bu hoca dedim. Vasfı ne? Hangi yetki ile buna izin veriyor?


     Allah kalpleri benden başkası bilemez derken bu kadar günahsız olduğunu siz nereden biliyorsunuz dedim. Sorularım buna benzer sorulardı. Meğer can damarlarına dokunmuşum. Bir kerede rahatsız birine Mahmut efendinin resmini tuttular feyzinden faydalansın diye. Ya ne yapıyorsunuz siz saçmalık bu dedim.


     Menzile giden arkadaşlarım vardı. Adıyamana gittiler. Ne kadar kötü alışkanlıkları olan arkadaşlar varsa oranın sayesinde kurtulduklarını söylerlerdi. Şifa merkezi gibi...  Sordum nasıl oluyor diye?  Orda da hocanın alnına bakıyorlarmış, ordan nur çıkıyormuş. Zikirler yapıyorlarmış, millet akın akın gidiyor yerlerde sabahlıyorlarmış. Doğru yola girmişler ama hangi doğru yol..?


     Şeyhin alnına bakacaksın, orda nuru göreceksin, o nurla huzura ereceksin. Ama Peygamberimiz dini anlatırken dememiş ki alnıma bak, nuru gör hadi müslümansın.


     Fethullah Gülen cemaatine bakınca daha seviyeli gibi geldi. Güzel başörtüler giyim tarzları açıkçası kapalı bayanın nefsine hitap ediyor. Sohbetlerini dinlemeye başladım. Ama anlamıyorum ki, adam ağlıyor ben kendimde sorun olduğunu düşünüyorum çünkü ağlayamıyorum. İşin kötüsü anlayamıyorum da. Çünkü anlaşılmayan bir sürü cümleler kalabalığı.


     Sonra bu Türkçe olimpiyatları, hoşgörü, diyalog kafamı karıştırdılar. Dinse asıl amaç Türkçe diye diretmek niye? Allah vatanımıza zeval vermesinde, şarkıyla türküyle bu işler olmaz ki. Hani ufak bir çocuk bile bunu anlar. Dinde hiç yeri yokken peygamberde buradaydı diye söylemler iyice midemi bulandırdı. Bir de hocaefendinin yetiş ya Hamza deyince selden kurtulduğunu anlatan ve buna benzer şeyler yazan birkaç yazı..  Yok asla din de böyle bir şey olamazdı.


     Sonunda.. bir dönem herşeyden soğudum ve yaa ne cemaati? Kıl namazını yaşa git. Çalışıyorum bu arada da. Bilgisayar da elimin altında. Yemek tariflerine verdim kendimi. Bir yemek sitesi buldum Cahidejibek diye. Orda yemek tarifleri verirken salat ve selamla, güncel dini konularla, hadislerle ve ayetlerle başlayan yazılar... Yazıların altında yemek tarifleri, tariflerin altında yorumlar ve yorumların içinde sorular.


     Sorulara tüm içtenliğinle hiç üşenmeden cevap veren bir el. Ama verdiği cevaplarda bu zamana kadar hiç duymadığım aykırı gelen cevaplar. Ama bir tarafdan da düşününce doğruya çıkan cevaplar. O el ve cevapların sahibi benim canım ablam. Beni seninle tanıştıran Rabbime hamdolsun. Allah seni korusun. Amiiin.


2 yorum:

  1. Elhamdulilleh.Kuluna Hidayet eden ve hidayetini artıran Allah paktır,tüm noksanlardan tenzihtir.

    YanıtlaSil
  2. ne güzel yazmış yazan,bizden biri bu ama kim ki çıkaramadım :)

    YanıtlaSil