23.5.14

İNSANA DÜNYAYA GELİRKEN VERİLEN FITRİ BİLGİLER


Selamun aleykum dostlar,

     Bundan önceki yazımızda  içimizdeki sesten ve bizi hiç rahat bırakmadığından bahsetmiş ve bir sonraki yazımızda bunu anlamaya çalışalım demiştik. 

     İyi güzel şeyler yaptığımızda bizi ilk olarak onaylayan, kötü ve çirken şeyler yaptığımızda da yine herkesten önce eleştiren bu ses ne için, kimin adına ve hangi maksatla bunu yapıyor?..   Sınırsız, mükemmel, olağanüstü bir varlığın kendimizle birlikte herşeyin yaratıcısı olduğunu sürekli bize haykırdığına göre bu bilgileri nereden alıyor?..   Hepimizin cevabını merak ettiği sorulardır bunlar sanırım öyle değil mi?

     Hani halk arasında "dünyaya yeni gelen her bebek tertemiz bir sayfa gibidir" denirya, bu söz eksik bir sözdür. Aslında bu söz " dünyaya gelen her bebek o tertemiz sayfayı en güzel bir şekilde yazıp çizebilecek ve en doğru bir şekilde doldurabilecek kabiliyet ve donanımla dünyaya gelir olması gerekir.

     Kardeşlerim, insanın üzerine formatlanarak yani proğramlanarak gönderildiği bilgilerin başında kendisini hiç yoktan var eden, en mükemmel şekilde dizayn eden bir yaratıcısının olduğu bilgisi gelir. Yarattığı varlıklara karşı çok merhametli olan O yüce yaratıcı, kendisine ruhlar aleminde vermiş olduğumuz sözün gereğini en iyi bir şekilde yerine getirebilelim diye bizi kendisini bilecek ve kabul edecek kabiliyetlerle donatarak dünya sahnesine göndermiştir. 

                                                       HER İNSAN DÜNYAYA FITRAT ÜZERE GELİR

     Rabbimiz daha dünyaya gelirken her insanın yaratılışına kendisinin tek yaratıcı ve tek Rab olduğunu bilecek ve bunu kavrayabilecek duygular yerleştirmiştir. Bugün de insan üzerinde yapılan çeşitli araştırmalar sonucunda bilinmektedir ki, her insan inanma, ibadet etme, kendisinden çok daha güçlü bir varlığa sığınma duygularına sahip olarak dünyaya geliyor. Islam literatüründe  bunun adına “Fıtrat“ denir. 

   
     Kardeşlerim fıtrat; Allahu teala‘nın tüm insanları kendisini bilip tanıyacak ve idrak edecek bir hal ve kabiliyet üzere yaratmasına denir. Rabbimiz tüm insanları bu fıtrat üzere yarattığını bize şu ayeti kerimesinde haber vermektedir:

     “(Ey Muhammed) Dosdoğru olarak yüzünü dîne, Allah'ın fıtratına çevir ki, insanları o fıtrat üzere yaratmıştır. Allah'ın yaratışında hiçbir değişme yoktur, işte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmez.“ (Rum Suresi, 30.ayet)

        Ayette: “Sen yüzünü hakka meyilli olarak dine, O’na teslimiyete, O’na kulluğa çevir.“ denmistir. “Yani Allah’ın insanları yarattığı fıtrata! Çünkü ‘Fıtrat‘ insanların kendilerini yaratan Rabbe kulluğa programlanmasının adıdır. Bu programlamada hiçbir değişiklik yoktur. Yani tüm insanlar için bu program geçerlidir ve aynıdır. Doğru ve kusursuz olan yaşam şekli budur. Ama insanların çoğu bunu bilmiyor.“ denmek istenmiştir.

     Rabbimizin bu ayetini en güzel şekilde açıklayan Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem’in şu hadisidir:

     "Her çocuk fıtrat üzere (hakkı kabule yatkın olarak) dünyaya gelir. Daha sonra annesi ve babası onu ya Yahudileştirir veya Hristiyanlaştırır ya da mecusileştirir. (Buhari, Müslim)
     Hadisin baska rivayetlerinde de "müsriklestirir" ve "müslümanlaştırır" diye gelmektedir.

     Ayet ve hadisden açıkça anlaşıldığı gibi, Allah subhanehu ve teala dünyaya gelen her çocuğu bu fıtrat üzere yaratır. Bu fıtrata anne baba ve çevre gibi etkenler müdahele edip bozmadığı müddetçe her dünyaya gelen çocuk yaratıcısını bilir ve idrak eder.

    
     FITRATIMIZA YERLEŞTİRİLEN FITRİ BİLGİLERİ NASIL ANLAMALIYIZ?

     Bu aynen bir arının Allah’ın fıtratına koyduğu bilgiler sebebi ile kendisinin asla bilemeyeceği seyleri yapmasına benzer. Küçücük bir arı balın insana olan yararını, en çok miktarda bal depolayabilmek için en az balmumu gerektiren şeklin altıgen olduğunu ve bu yüzden peteklerini altıgen şeklinde yapmasının akıllıca olacağını nereden bilebilir? Bu yaratıcısının ona ilham ettiği bilgiden başka bir şey değildir. 
   
     Allah subhanehu ve teala şöyle buyurmaktadır: 

     “Rabbin bal arısına şöyle vahyetmiştir: ‘Dağlardan, ağaçlardan ve çardaklardan kendine evler edin. Sonra her çeşit meyveden ye ve Rabbinin (sana ilham ettiği) yoluna boyun eğerek gir.’ Karınlarından, kendisinde insanlar için şifa bulunan muhtelif renklerde bal çıkar. Şüphe yoktur ki bunda, düşünen kimseler için mutlaka bir ibret vardır.”(Nahl Suresi, 68-69.ayet)

     Işte tüm bunların bilgisini onun fıtratına koyan, ona ilham eden yüceler yücesi Rabbimizdir. Arının yaptığı sadece tabiatına konmuş bu bilgiler doğrultusunda hareket etmektir.

     Kardeşlerim, Rabbimiz arı örneğindeki gibi bizimde O’na en güzel şekilde kulluğumuzu yerine getirebilmek için gerekli bilgileri tabiatımıza yerleştirdiğini  yemin ederek bize haber vermektedir. Ilgili ayetler şöyledir:

     Nefse ve onu şekillendirene,
     Sonra da ona kötülüğünü ve takvasını ilham edene yemin ederim ki,
     Nefsini temizleyen iflah olmuş, onu günâh ile örtüp gizleyen de hüsrana uğramıştır. (Şems Suresi,7-10.Ayetler)

     Rabbimiz başka bir ayetinde insanlar icin iki yol belirledigini, bu yolları acık ve belirgin bir şekilde kendilerine gösterdigini haber vermektedir. Buradaki göstermekten kasıt, bu iyi ve kötüden oluşan iki yolun bilgisinin her insanin tabiatına konulmuş olmasıdır.


     Onun için iki göz, bir dil, iki dudak yaratmadık mı?
     Ona iyi ve kötü iki yol göstermedik mi? (Beled Suresi, 10.Ayet)

     Kardeşlerim, bizim vicdan diye isimlendirdiğimiz bu duygunun içerisine Rabbimiz bize yaşamımız boyunca yol gösterici bir ibre vazifesi olacak bilgiler yerleştirmiştir. Her birimiz vicdan duygusu ile yaptığımız şeylerin iyi veya kötü olup olmadığını biliriz. Yaptığımız iyi şeyden huzur duyar, kötü şeyden de rahatsızlık, iç huzursuzluğu hissederiz. Hani “Hiç mi vicdan yok sende?”, “Vicdanı körelmiş bunun..”, “Ne vicdanlı insanmış..” gibi söylemleri mutlaka duymuşsunuzdur. Bu söylemler bizim içimizde olan bu duygunun dilimize yansıma şekilleridir. Günümüzde internasyonal ahlak kuralları dediğimiz şey, Allah’ın insanların vicdanına yerleştirmiş olduğu bu bilgilerin adıdır. Aslında vicdanımız Rabbimize karşı kulluğumuzu yerine getirirken bizim en önemli yol göstericimiz ve yardımcımızdır.

     Peki yaratıldığımız gaye olan kulluğu en iyi bir şekilde gerçekleştirebilmek ve ebedi hayatı kazanabilmek için sadece vicdanımıza yerleştirilen bu bilgiler doğrultusunda bir hayat yaşamak yeterli midir? bu şekilde yaşanan bir hayat bize ebedi saadeti kazandırır mı?  

     Bunların cevabı da bir sonraki yazıda inşaAllah..

     Hepinizi vicdanlarımızın sahibi olan Rabbimize emanet ediyorum.. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder