7.1.14

GERÇEK AMACIMIZA HİZMET ETMEYEN ROLLERİ BIRAKALIM, KUL OLALIM..


Selamun aleykum değerli dostlarım,

 Günlük koşuşturmalarımızın içinde neden var olduğumuzu, bu varoluş gayemizi nasıl gerçekleştirebileceğimizi, bu amaca uygun bir hayatı nasıl oluşturabileceğimizi düşünme fırsatı bulabiliyor muyuz hiç? 

Haydi bu gün biraz bunun üzerine düşünelim..

Öncelikli olarak sizinle, dikkatlerinizi çekmek istediğim konuyu çok güzel ifade eden bir hikaye paylaşmak istiyorum.

Hikaye bu ya.. Günlerden bir gün ormana canlılık getirmesi için aslanın emriyle şarkı yarışması düzenlenmiş. Kazanan ömür boyunca hiçbir hayvan tarafından saldırıya uğramayacakmış. Eşek, adaylardan biriymiş ve şarkısına başlamış. Ondan başka herkes kulaklarını kapatmış. Bilge ve anlayışlı kaplumbağadan başka kimse onu alkışlamamış.

Sırayla bütün hayvanlar hünerlerini göstermişler. Sıra bülbüle geldiği zaman, güle olan aşkını temsil eden bir beste söylemiş ve bütün orman duygusal bir havaya bürünmüş. Herkes bülbülün birinci olacağını düşünürken sıra papağana gelmiş.

Kendinden önce sahneye çıkan başta bülbül olmak üzere tüm hayvanların nefis bir taklidini yapmış. Onun bu becerisi aslanında çok hoşuna gitmiş.Tam papağan birinci seçilecekken yaşlı bilge kaplumbağa şöyle diyerek itiraz etmiş:

“Sevgili Kralım!  Biliyorsunuz bu yarışmaya herkes kendi sesiyle katılacaktı. Oysa biz papağanın kendi sesini dinleyemedik. Birde kendi sesinden bir şarkı dinleyelim, o zaman kararımızı veririz!”

Ancak papağan başkalarının sesini taklit etmekten kendi sesini unutmuş ve hiç bir şey söyleyememiş ve bülbül birinci olmuş.

Sevgili kardeşlerim bu gün bizim durumumuzda papağanınkinden farksız değil. Başka amaçların ve gayelerin peşinde koşturmaktan esas varoluş gayemizi ve amacımızı unutmuşuz.

Her birimiz bize dayatılan hayat tarzlarını benimseyerek onları gerçekleştireceğiz derken, hayatın manasından uzaklaşmışız.

Bize idol olarak sunulan kimselere benzemeye çabalarken özümüzden kopmuşuz.

Kendinden başka her şey olan papağan gibi, bizde malesef kendimizden gayri her şey haline dönüşmüşüz...  Tabiatımıza ters düşmüşüz.

Her birimiz bize kendimizi unutturan sahnelere itilmişiz ve aldığımız alkışlarla iyice kendimizden geçmişiz.

Peki sonuç kardeşlerim; amaçsız ve gayesiz yığınlar, paramparça ve mutsuz hayatlar, şahsiyetsiz şahıslar, bunalımlar, buhranlar...

Bunların tek çaresi insanın özüne dönmesi, ne için var edildiğini sorgulaması ve bunu kendisini var edene sormasıdır. Soralım bakalım yaratıcımıza ne cevap alacağız.

Rabbimiz buyuruyor:

Ben, cinleri ve insanları ancak bana ibadet etmeleri için yarattım.” (Zariyat, 56)

Hepimiz kul olmak için var olmuşuz ve ancak kul olabildiğimiz, kul kalabildiğimiz müddetçe kendimizin, hayatın, kainatın sırrına vakıf olabilir ve bu sayede saadet ve mutluluğu yakalayabiliriz.

Her şey olmayı bırakıp sadece kul olalım kardeşlerim..  Sadece kul..  

Nasıl kulluk yapacağımızı sorgulayalım...

1 yorum:

  1. allah razı olsun ablacım çok güzel bir yazıydı ne kadar doğru yazmışsın hep bizebaşkalarının bize biçtiği elbiseyi giyiyoruz elbiseyi giyiyoruz rabbimizin biçtiğini değil

    YanıtlaSil