26.6.13

CEBRAİL ALEYHİSSELAM ASHABA DİNLERİNİ ÖĞRETİYOR


Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu

   Kardeşlerim, günümüzde medyatik bazı şahısların kader hakkında konuştuklarını ve kaderin çeşitli kısımlarını inkar ettiklerini mutlaka duymuşsunuzdur. Kimi kaderi bütünüyle inkar ederken, kimi kişinin yaptığı şeylerin yaratıcısının kendisi olduğunu söylerken, kimide Allah’ın kullarının ne yaptığını ancak yaptıktan sonra bilebileceğini iddia etmekte.

   Kardeşlerim, bunlar dini sadece ayetlerden ibaret görerek Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellemin risalet görevini kabul etmemekte ve onu sadece Allah’ın vahyini bize getirmekle görevli bir postacı şeklinde düşünmekteler. Kadere iman konusu Kur’an’dan sonra en sahih kaynaklar olarak kabul edilen Buhari ve Müslimde geçmesine rağmen bunu reddetmekte ve bu hadislerin üzerinde çeşitli şaibeler oluşturarak bu reddedişlerini mazur göstermektedirler.

   Neden bu konulara girdik kardeşlerim? Çünkü bu gün “Hadislerle ilim ve hikmet” adlı kitabımızdan sizinle paylaşacağım ikinci hadis günümüzdeki adları ile “Hadis inkarcıları” eski adları ise “Mutezile” olan kimselerin kendi düşüncelerini haklı çıkarmak için insafsızca reddettikleri bir hadis.

   “Cibril hadisi” hadisle ilgilenen insanlar nezdinde bu isimle meşhur olmuştur ve aynı zamanda da İslam dininde çok önemli bir yere sahiptir. Çünkü bu hadiste adeta dinin özeti yapılmıştır ve zaten Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellemde bunu hadisin sonunda açıkca belirtmiştir. Günümüzdeki hadis inkarcılarının ve kader inkarcılarının köklerinin nerelere  dayandığını ve fikirlerinin asırlar geçmiş olmasına rağmen nasılda benzediğini birazdan açıkca göreceğiz inşaAllah.


  Kardeşlerim, Müslim rahimehullah bize Abdullah b.Büreyde’den ve Yahya b. Yamer’den rivayet eder. Yahya der ki: 

   Basra’da kader hakkında ilk konuşan kişi Ma’bed el-Cüheni adında biriydi. Ben ve Humeyd b.Abdurrahman el-himyeri birlikte hac ve umre yapmak niyeti ile yola çıktık. Dedik ki: “Keşke Resulullah’ın ashabından biriyle karşılaşsakda kader hakkında ileri geri konuşan şu kişiler hakkında ona soru sorsak!”

   Tam bu esnada Abdullah b.Ömer radıyallahu anhı mescide girerken gördük. Arkadaşımla ben, birimiz sağına birimiz soluna geçerek onu aramıza aldık. Arkadaşımın sözü bana bıraktığını düşünerek söze başladım ve;

   “Ey Ebu Abdurrahman, bizim bulunduğumuz yerde bir takım insanlar orataya çıktı. Bunlar Kur’an’ı Kerim’i okuyorlar, ilmin peşine düşüp onu araştırıyorlar, fakat kaderin varlığını inkar ediyorlar. Olayların bir kadere göre değil, kendiliğinden meydana geldiğini iddia ediyorlar” dedim. Bana şöyle dedi:

   “Eğer bu kimselerle karşılaşırsan, onlara benim kendilerinden ve kendilerininde benden berii olduklarını haber ver. Abdullah b.Ömer’in üzerine yemin ettiği şeye yeminle söylerim ki, şayet o inançta olanlardan birinin Uhud dağı kadar altını olsa ve onu infak etse, kadere iman etmedikçe Cenabı Hak onu asla kabul etmez.” Bunları söyledikten sonra şöyle devam etti:

   Bana babam Ömer b.Hattab şu hadisi nakletti: “Bir gün Resulullah’ın huzurunda iken .....” diyerek aşağıda aktaracağımız hadisi nakletti.

   Kardeşlerim, kaderi inkar eden insanlar hakkında sahabenin önde gelenlerinden olan Ömer radıyallahu anh’ın oğlu Abdullah b. Ömer’in  neler söylediğini hep beraber okuduk. Kendisine sorulan kader hakkındaki soruya babasından duyduğu hadisi aktararak cevap veriyor İbni Ömer radıyallahu anh. Gelin şimdi hep beraber hepimizin “Cibril hadisi” diye bildiğimiz ve bize dinimizi özlü bir şekilde anlatan hadisi okuyalım.

Ömer bin Hattab’tan söyle dediği rivayet edildi:

“Bir gün biz Resullalah’ın yanında oturuken saçı simsayah elbisesi bembeyaz bir adam geldi, üzerinde yolculuk belirtisi yoktu, ve bizden hiç kimsede onu tanımıyordu, Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellemin yanına oturdu, dizlerini Allah Resulunun dizlerine dayadı ve ellerinide dizlerinin üzerine koydu. Sonra şöyle dedi:

“Ey Muhammed, bana islam’ın ne olduğunu açıkla?” dedi.

“Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İslam; Allah’tan baska ilah olmadığına, Muhamed’in Allahın Resulü olduguna şehadet etmen, namaz kılman, zekat vermen, ramazan orucu tutman ve gitmeye gücün yeterse Beytullah’ı  haccetmendir” buyurdu. Adam: “Doğru söyledin” dedi.

Bizler hem soruyu sorup hemde verilen cevabı tasdik etmesine hayret etmiştik. Sonra şöyle dedi: Bana imanın ne olduğunu açıkla? Allah Resulü:

“Allah’a meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayrın ve şerrin O’ndan olduğuna iman etmendir” buyurdu. Adam; “Doğru söyledin” dedi ve şöyle devam etti.

“Bana ihsının ne olduğunu bildir?” Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem:

“İhsan, Allahu Teala’ya O’nu görüyormuş gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen O’nu göremiyorsan da  O seni görmektedir.” Adam: “Bana kıyametin ne zaman olacağını bildir? dedi.

Allah Resulü: “Bu konuda soru sorulan kişi, soruyu sorandan daha fazla bilgiye sahip degildir.” Dedi. Adam: “Peki kıyametin alametlerini haber verir misin?” dedi. Allah Resulu:

“Cariyenin efendisini doğurması. Yalın ayaklı, çıplak ve fakir deve çobanlarının bina yapmak için yarışmalarını görmen” buyurdu. Sonra Allah Resulu  şunu okudu:

   “Kıyamet gününün vakti hakkındaki bilgi, şüphesiz Allah katındadır. Yağmuru O yağdırır; rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse, yarın ne kazanacağını bilmez ve hiç kimse, hangi yerde öleceğini bilmez. Allah, şüphesiz her şeyi hakkıyla bilendir; her şeyden haberdârdır.” (Lokman,34)

   Sonra adam birden ayrılıp gitti. Resullulah buyurduki: “Adamı bana getirin, onu geri getirmeye kalktılar hiçbir şey göremediler. Biraz geçtikten sonra Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem “Ey Ömer, soru soranın kim olduğunu biliyormusun?” diye sordu. Ben, “Allah ve Resulü daha iyi bilir” dedim. Buyurdular ki: “O gelen Cibrildi. Size dininizi öğretmek için geldi. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, İbni Mace.)

   Kardeşlerim, Cebrail aleyhisselam  Allah Resulu sallallahu aleyhi ve selleme çeşitli sorular sorarak bu vesile ile ashaba, bize ve tüm müslimanlara dinlerini öğretti. Dinimizin esaslarını öğretti. Bu hadisle alakalı konuları ve bu konuyu dahada açıklayıcı mahiyetteki hadisleri bir sonraki yazımızda paylaşalım inşaAllah..


Hepiniz Allah’a emanet olun kardeşlerim..

2 yorum:

  1. Aleykum selam ve rahmetullah ablacım... Bu hadısı daha once okumustum hatta defterımede not almıstım. gercekte dınımızı bu kadar guzel ozetleyen bır hadıs ı serıf... ALLAH razı olsun farklı bakıs acısından ogrenmek daha faydalı oluyor. selamun aleykum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dinimizin aslı olan ayet ve hadisler öyle zengin içeriğe sahipki Fatımacım, bazen farklı konularla alakalı yönlerini ancak o perspektiften baktığımızda sadece farkedebiliyoruz. Rabbim bizi ayetlerinden ve Resulunun hadislerinden ayırmasın.

      Sil