Esselamu
aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu
Kardeşlerim, günümüzde medyatik bazı
şahısların kader hakkında konuştuklarını ve kaderin çeşitli kısımlarını inkar
ettiklerini mutlaka duymuşsunuzdur. Kimi kaderi bütünüyle inkar ederken, kimi
kişinin yaptığı şeylerin yaratıcısının kendisi olduğunu söylerken, kimide Allah’ın
kullarının ne yaptığını ancak yaptıktan sonra bilebileceğini iddia etmekte.
Kardeşlerim, bunlar dini sadece ayetlerden
ibaret görerek Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellemin risalet görevini
kabul etmemekte ve onu sadece Allah’ın vahyini bize getirmekle görevli bir
postacı şeklinde düşünmekteler. Kadere iman konusu Kur’an’dan sonra en sahih
kaynaklar olarak kabul edilen Buhari ve Müslimde geçmesine rağmen bunu
reddetmekte ve bu hadislerin üzerinde çeşitli şaibeler oluşturarak bu
reddedişlerini mazur göstermektedirler.
Neden bu konulara girdik kardeşlerim? Çünkü
bu gün “Hadislerle ilim ve hikmet” adlı kitabımızdan sizinle paylaşacağım
ikinci hadis günümüzdeki adları ile “Hadis inkarcıları” eski adları ise “Mutezile”
olan kimselerin kendi düşüncelerini haklı çıkarmak için insafsızca
reddettikleri bir hadis.
“Cibril hadisi” hadisle ilgilenen insanlar nezdinde
bu isimle meşhur olmuştur ve aynı zamanda da İslam dininde çok önemli bir yere
sahiptir. Çünkü bu hadiste adeta dinin özeti yapılmıştır ve zaten Allah Resulu
sallallahu aleyhi ve sellemde bunu hadisin sonunda açıkca belirtmiştir. Günümüzdeki
hadis inkarcılarının ve kader inkarcılarının köklerinin nerelere dayandığını ve fikirlerinin asırlar geçmiş
olmasına rağmen nasılda benzediğini birazdan açıkca göreceğiz inşaAllah.
Kardeşlerim, Müslim rahimehullah bize Abdullah
b.Büreyde’den ve Yahya b. Yamer’den rivayet eder. Yahya der ki:
Basra’da kader
hakkında ilk konuşan kişi Ma’bed el-Cüheni adında biriydi. Ben ve Humeyd
b.Abdurrahman el-himyeri birlikte hac ve umre yapmak niyeti ile yola çıktık. Dedik
ki: “Keşke Resulullah’ın ashabından biriyle karşılaşsakda kader hakkında ileri
geri konuşan şu kişiler hakkında ona soru sorsak!”
Tam bu esnada Abdullah b.Ömer radıyallahu
anhı mescide girerken gördük. Arkadaşımla ben, birimiz sağına birimiz soluna
geçerek onu aramıza aldık. Arkadaşımın sözü bana bıraktığını düşünerek söze
başladım ve;
“Ey Ebu Abdurrahman, bizim bulunduğumuz
yerde bir takım insanlar orataya çıktı. Bunlar Kur’an’ı Kerim’i okuyorlar,
ilmin peşine düşüp onu araştırıyorlar, fakat kaderin varlığını inkar ediyorlar.
Olayların bir kadere göre değil, kendiliğinden meydana geldiğini iddia
ediyorlar” dedim. Bana şöyle dedi:
“Eğer bu kimselerle karşılaşırsan, onlara
benim kendilerinden ve kendilerininde benden berii olduklarını haber ver.
Abdullah b.Ömer’in üzerine yemin ettiği şeye yeminle söylerim ki, şayet o
inançta olanlardan birinin Uhud dağı kadar altını olsa ve onu infak etse,
kadere iman etmedikçe Cenabı Hak onu asla kabul etmez.” Bunları söyledikten
sonra şöyle devam etti:
Bana babam Ömer b.Hattab şu hadisi nakletti:
“Bir gün Resulullah’ın huzurunda iken .....” diyerek aşağıda aktaracağımız
hadisi nakletti.
Kardeşlerim, kaderi inkar eden insanlar
hakkında sahabenin önde gelenlerinden olan Ömer radıyallahu anh’ın oğlu
Abdullah b. Ömer’in neler söylediğini
hep beraber okuduk. Kendisine sorulan kader hakkındaki soruya babasından
duyduğu hadisi aktararak cevap veriyor İbni Ömer radıyallahu anh. Gelin şimdi
hep beraber hepimizin “Cibril hadisi” diye bildiğimiz ve bize dinimizi özlü bir
şekilde anlatan hadisi okuyalım.
Ömer bin Hattab’tan
söyle dediği rivayet edildi:
“Bir gün biz Resullalah’ın
yanında oturuken saçı simsayah elbisesi bembeyaz bir adam geldi, üzerinde
yolculuk belirtisi yoktu, ve bizden hiç kimsede onu tanımıyordu, Allah Resulu
sallallahu aleyhi ve sellemin yanına oturdu, dizlerini Allah Resulunun
dizlerine dayadı ve ellerinide dizlerinin üzerine koydu. Sonra şöyle dedi:
“Ey Muhammed, bana
islam’ın ne olduğunu açıkla?” dedi.
“Resulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: “İslam; Allah’tan baska ilah olmadığına, Muhamed’in
Allahın Resulü olduguna şehadet etmen, namaz kılman, zekat vermen, ramazan
orucu tutman ve gitmeye gücün yeterse Beytullah’ı haccetmendir” buyurdu. Adam: “Doğru söyledin”
dedi.
Bizler hem soruyu
sorup hemde verilen cevabı tasdik etmesine hayret etmiştik. Sonra şöyle dedi:
Bana imanın ne olduğunu açıkla? Allah Resulü:
“Allah’a
meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayrın ve şerrin
O’ndan olduğuna iman etmendir” buyurdu. Adam; “Doğru söyledin” dedi ve şöyle
devam etti.
“Bana ihsının ne
olduğunu bildir?” Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem:
“İhsan, Allahu
Teala’ya O’nu görüyormuş gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen O’nu göremiyorsan
da O seni görmektedir.” Adam: “Bana
kıyametin ne zaman olacağını bildir? dedi.
Allah Resulü: “Bu
konuda soru sorulan kişi, soruyu sorandan daha fazla bilgiye sahip degildir.” Dedi.
Adam: “Peki kıyametin alametlerini haber verir misin?” dedi. Allah Resulu:
“Cariyenin
efendisini doğurması. Yalın ayaklı, çıplak ve fakir deve çobanlarının bina yapmak
için yarışmalarını görmen” buyurdu. Sonra Allah Resulu şunu okudu:
“Kıyamet gününün vakti hakkındaki bilgi,
şüphesiz Allah katındadır. Yağmuru O yağdırır; rahimlerde olanı O bilir. Hiç
kimse, yarın ne kazanacağını bilmez ve hiç kimse, hangi yerde öleceğini bilmez.
Allah, şüphesiz her şeyi hakkıyla bilendir; her şeyden haberdârdır.”
(Lokman,34)
Sonra adam birden ayrılıp gitti. Resullulah
buyurduki: “Adamı bana getirin, onu geri getirmeye kalktılar hiçbir şey göremediler.
Biraz geçtikten sonra Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem “Ey Ömer, soru
soranın kim olduğunu biliyormusun?” diye sordu. Ben, “Allah ve Resulü daha iyi
bilir” dedim. Buyurdular ki: “O gelen Cibrildi. Size dininizi öğretmek için
geldi. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, İbni Mace.)
Kardeşlerim, Cebrail aleyhisselam Allah Resulu sallallahu aleyhi ve selleme
çeşitli sorular sorarak bu vesile ile ashaba, bize ve tüm müslimanlara
dinlerini öğretti. Dinimizin esaslarını öğretti. Bu hadisle alakalı konuları ve
bu konuyu dahada açıklayıcı mahiyetteki hadisleri bir sonraki yazımızda
paylaşalım inşaAllah..
Hepiniz Allah’a
emanet olun kardeşlerim..
Aleykum selam ve rahmetullah ablacım... Bu hadısı daha once okumustum hatta defterımede not almıstım. gercekte dınımızı bu kadar guzel ozetleyen bır hadıs ı serıf... ALLAH razı olsun farklı bakıs acısından ogrenmek daha faydalı oluyor. selamun aleykum
YanıtlaSilDinimizin aslı olan ayet ve hadisler öyle zengin içeriğe sahipki Fatımacım, bazen farklı konularla alakalı yönlerini ancak o perspektiften baktığımızda sadece farkedebiliyoruz. Rabbim bizi ayetlerinden ve Resulunun hadislerinden ayırmasın.
Sil