HENÜZ DAHA DÜNYADA İKEN DÜŞÜN!!!

Gürültü ve huzursuzluğun başgösterdiği bir dünyada..

Huzurun artık yabancı bir kelime olduğu ve özgürlüğün verilmediği bir dünyada..

Bir mü'minin hiçbir zaman rahat olamayacağı bir dünyada..

Karanlık olduğunda kendi gölgenin bile seni bırakıp kaçtığı bir dünyada..

Kimden yardim istiyorsun? Yapayalnız kaldığında kim aklına geliyor?

Aklına gelen ilk şey Allah mı,  yoksa kalbini paramparça etmeye hazır bu dünya mı?

Ruhunu bir kez bu dünyaya kaptırdığın an onu orada kaybedeceksin ve denizlerinde boğulacaksın. Tıpkı dışarıdaki yüzbinlerce kendini para yüzünden öldüren,  işi nedeniyle dinini satan ve dünyadaki yüksek pozisyonlarından ötürü Allahın indindeki düşük pozisyonlarını unutunlar gibi...

Onlar ki hiç ölmeyecek gibi yaşarlar ve bir gün hiç yaşamamış gibi ölürler.

Bu dünya mü'min için bir zindandır, her güne dağılmış,  hedefi el-Firdews olması gereken  bir savaştır.

Kazanman gereken günlük bir savaş. Sonu sonsuzlukla biten her günlük bir savaş...

Etrafına bir bak, insanlara bir bak... Nasılda kendilerini kaptırmışlar. Onların kaybedecekleri sadece ed-dünya değil,  aynı zamanda el-ahirayı da kaybedecekler.

O gün Rabbinin önünde durduğunda ve O'na gelip geçiciyi sonsuzluğa, değerliyi değersize tercih ettiğini söylediğinde, bunun senin için nasılda kârsız bir ticaret, nasılda alçaltıcı bir durum olacağını bir düşün.

O gün hakkı batıl için satmış olacaksın.Cennetini cehennem ile değiştirmiş olacaksın. 

Hayatın boyunca hedefin gerçekten bu muydu? Bir düşün...

     "Onlar cehennemde, "Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller, salih ameller işleyelim" diye bağrışırlar. (Onlara şöyle denilir:) "Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Öyle ise tadın azabı. Çünkü zalimler için hiçbir yardımcı yoktur." Fâtır, 37. Ayet:

Zeynep Yusra..

Almanca'dan çeviren...