10.6.13

MANASI YİTİRİLMİŞ BİR KELİME: İMAN


Esselamu aleykum değerli kardeşlerim

   Bugünden sonra akide bölümümüzde hep beraber imanı öğrenmeye ve anlamaya çalışacağız Allah’ın izni ile. Neden iman etmemiz gerektiğinden, neye, nasıl iman etmemiz gerektiğine dair konulardan bahsedeceğiz. Rabbimizin bizden nasıl bir iman istediğini, bu konuda hangi ölçüleri belirlediğini öğreneceğiz.

   Sevgili kardeşlerim, bugün genel itibari ile islam dünyasına, özelde de kendi toplumumuza baktığımızda müslümanların her konuda olduğu gibi iman konusunda da çok farklı fikirlere sahip olduğunu görmekteyiz. Allah subhanehu ve teala “Allah’ın ipine topluca sarılın ve ayrılmayın” (A’li İmran, 103) buyurduğu halde en basit meseleden en  önemlisine kadar hemen hemen her meselede farklı farklı düşüncelere ve bunun sonucu olarakda farklı gruplara ayrılmış müslümanlar. Bu farklılık İslam dininin en önemli konusu olan, adeta şah damarı niteliğinde bulunan  “iman” konusunda da ne yazıkki gündeme gelmiştir.

   Müslümanların çoğunluğunun iman esaslarından haberi dahi yokken, islami kültüre ve birikime sahip küçük bir azınlık ise İslamın ilk hayırlı nesillerinden sonra ortaya çıkan fikirleri ve kaideleri iman esasları olarak kabul edip benimsemişlerdir.

   İmani konular genellikle halka kafaları karışır, anlamazlar düşüncesi ile hiç anlatılmazken, okumuş zevat ise sanki Allah subhanehu ve teala bu konuda ölçüler belirlememiş ve Resulune bunları açıklamamış, sahabe bu belirlenen ölçülerde imanı öğrenip yaşamamış ve bunlara dair bilgiler ve kaynaklar elimize ulaşmamış gibi bu dönemden yıllar sonra çıkan farklı farklı inanç yapılarını benimsemekte ve insanlara da bunu empoze etmektedirler.  

   Düşünün kardeşlerim! Rabbimiz bizi kendisine kulluk yapmamız için yaratacak, bu kulluğun en önemli kuralı kendisine, kitaplarına, meleklerine, peygamberlerine, kadere, vs. iman etmek olacak, bize Resulu vasıtası ile tuvalet adabını dahi öğreten ve açıklayan Rabbimiz bu en önemli mevzuda nasıl iman edeceğimizi belirleyen kurallar koymayıp bizi kendi halimize bırakacak ve isteyen istediği gibi bu ölçüleri kendisi belirlesin diyecek. Bu sizce mümkün mü?


   Bu aynen Rabbimizin bizi yemek yeme, acıkma özelliği ve iç güdüsü ile yaratıp, yiyecek hiçbir yaratmaması gibi birşey..  Bu mümkün değildir. Rabbimiz bizi hangi duygular ve ihtiyaçlarla yaratmış ise, o duygularımızı ve ihtiyaçlarımızı tatmin edecek şeyleride mutlaka yaratmış ve bu hususda en mükemmel kuralları belirlemişdir. Kullarına hangi şeyi emrettiyse ve hangi şeyle sorumlu tuttuysa bu emri ve sorumluluğu nasıl yerine getireceğine dair konularıda en ince ayrıntısına kadar anlatmıştır. Bu anlatım hem bir çobanın hemde bir prof. anlayabileceği netliktedir. 

   Bu, dinin bel kemiği niteliğinde olan iman hususunda da böyledir. Allah Subhanehu ve teala kullarının kendisine nasıl iman etmeleri gerektiğini vahyi vasıtası ile Resulune bildirmişdir. Allah subhanehu ve teala bunu ona bildirmeden önce Allah Resulu dahi nasıl iman edeceğini bilmiyordu kardeşlerim. Bunu bize açıklayan ayet şöyledir:

Allah subhanehu ve teala şöyle buyuruyor:

“Ey Muhammed! Önceden sen, Kitap nedir, îman nedir, bilmiyordun.”  (Şura, 52)

   Allah subhanehu ve teala bildirmeden Resulu dahi nasıl iman edeceğini bilmiyordu. Biz nasıl bileceğiz? Vahiyden kopuk nasıl kurallar kaideler koyacağız? Kendimizce belirlediğimiz bu kaideler Rabbimiz tarafından ne kadar kabul görecek? İnsanları bu hususlarda uyutmaya daha ne kadar devam edeceğiz? İnsanları küçük görüp daha ne kadar bu konulara değinme gereği bile görmeyeceğiz? Bu soruları çok daha uzatmak mümkün kardeşlerim.

   Bugün bize dini anlatanlara bir bakın.. Hiç imandan bahsediyorlar mı? İmanı altı esasa sıkıştırıp es geçmiyorlar mı? Bu esaslara hangi ölçülerle iman edeceğimize dair bilgi veriyorlarmı? Daha sonra bu ihmallerin karşısında birileri çıkıp “Kader yoktur, Allah kulunun ne yaptığını ancak yaptıktan sonra bilebilir, Allah herşeydir, Allah bir kadın sureti ile de tecelli edebilir, bir ayakkabı görüntüsünde de.” gibi söylemler gündeme getirip müslümanların zihinlerini bulandırıyorlar. Peki kendilerini kaf dağında gören ilimli zevat ne yapmakta? Malesef bu gibi kimselere bir reddiye dahi yazmaktan aciz bir durum sergilemektedirler.

   Değerli kardeşlerim, toparlayacak olursak, iman ve imanın kapsadığı şeyler öncelikli olarak öğrenmemiz gereken en önemli meselelerdir. Hatta bu Kur’an’dan dahi önce gelmektedir. Çünkü Kur’an’ı öğrenirken sahip olduğumuz bu imani bakış açısı çok önemlidir. Bunun en güzel örneği islam dininde iman etmekle sorumlu tutulan ilk insanlar olan sahabelerdedir. Onlar da öncelikli olarak nasıl iman edeceklerini öğrenmişler ve öğrendikleri bu iman ölçüleri ile kur’an’ı anlamaya çalışmışlardır. Bunu bize aktarılan şu hadisden öğrenmekteyiz.

Cundup b. Abdullah radıyallahu anh rivayet ediyor:

“Biz buluğ yaşına varmış gençler olarak Allah Resulunun yanında idik. Kur’an’ı öğrenmeden önce imanı tahsil ettik. Kur’an’ı öğrendiğimizde ise imanımızın arttığını hissettik.” (İbni Mace, Elbani bu haberin sahih olduğunu söylemiştir.)

   İşte kardeşlerim neden Kur’an okuduğumuz halde bir türlü imanımızın artmadığını anlıyor musunuz? Hafız olduğumuz, her ay hatmettiğimiz, mealini tekrar tekrar okuyup durduğumuz halde neden bir türlü boğazımızdan aşağı inip hal ve tavırlarımıza sirayet edemediğini kavrayabiliyor musunuz? Çünkü imanı bilmiyoruz. Nasıl bir Allah’a iman edeceğimizi..  İman edeceğimiz Allah’ın isim ve sıfatlarını.. İmanın nelerden oluşup oluşmadığını.. Önümüzdeki haftalarda bunlara değineceğiz inşaAllah bu bir giriş mahiyetinde olsun..

   Rabbim hepimize Resulünün ve sahabesinin iman ölçüleri ile iman edebilmeyi nasip etsin. Çünkü O, Kur’an’da onların imanını övmüş ve bizede onlar gibi iman etmemizi emretmiştir. Hidayetin ancak bu şekilde mümkün olacağını haber vermişdir.

Allah Subhanehu ve teala şöyle buyurmaktadır:

“Eğer onlar sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, şüphesiz  hidayete  ererler.  Yok,   eğer yüz  çevirirlerse,   onlar,   muhakkak, düşmanlık içindedirler. (Ey Muhammed) Allah, onlara karşı sana yeter. O, hakkıyla işiten, hakkıyla bilendir. (Bakara, 137)







9 yorum:

  1. Yüreğinize sağlık sizi tebrik ederim

    YanıtlaSil
  2. Aleykumselam ablacığım.. imanın 6 şartı vardır. 1- Allahın varlığına inanmak evet biz Allah'a inanıyoruz hamdolsun. 2- Meleklere 3- Kitaplara 4- Peygamberlere 5- Ahirete evet ölünce ahirete gideceğimizede inanıyoruz. 6- kaza ve kadere de inanıyoruz. ve bundan şu sonuç çıkıyor sadece inanıyoruz. asla red etmiyoruz ama iman etme ile inanmak kabul etmek birmiş gibi algılıyoruz. imanın esasları konusunda gerçekten o kadar zayıfız ki.. umarım yazılarınla bizlerin biraz daha kendimize çeki düzen vermemize vesile olursun.. Allah ilmini arttırsın..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşaAllah ummu Ali kardeşim. Rabbim yardımcımız oldun. Aynen dediğin gibi bir şeylere kuru kuru iman etmek bize yetecek diye düşünüyoruz. Bunun ne büyük bir yanılgı olduğunu konuları öğrendikce göreceğiz inşaAllah..

      Sil
  3. bu yazının devamını merakla bekliyorum inşallah.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşaAllah hepimiz için hayr olur Sıdıkacım.

      Sil
  4. Aleyküm Selam !
    İman şartlarını 6 maddeye İslamın şartlarını da 5 maddeye sıkıştırmak ???

    Hatırladığım kadarıyla senin daha önceki yazılarında da belirttiğin gibi cahiliye döneminde insanlar Allaha inanmıyor değillerdi kendilerine göre bir dinleri vardı ama gayba inanmıyorlardı yani öldükten sonra dirilmeye hesap gününe falan ...
    Allah onların bu bozuk anlayışlarını kur'an ile düzeltmeye onlara dosdoğru din olan islamı ve doğru inanma yetisi olan imanı öğretmek istedi ...
    Örneğin cahiliyenin inkar ettiği tekrar dirilme hadisesini ve ahiret gününe inanmayı Bakara suresininin ilk ayetlerinde "ellezine yu'minune bilgaybi "( onlar ki o iman edenler idraklerini aşan gerçeklere inanırlar yani iman ederler ve bu kurtuluşa giden yolda ilk adımdır ) ayeti kerimesiyle algılıyoruz ...
    Gayba imanın bir imtihan vesilesi olduğunu ayan beyan görülen bir şeye inanmanın gerçek iman olmadığını Rabbimiz bize Secde suresinin 12 ve 13. Ayetlerinde şöyle örneklendiriyor ...
    Bismillah
    Günahı hayat tarzı haline getirenleri(mücrimleri ) Rablerinin huzurunda başları eğik vaziyette bir görmeliydin : " Rabbimiz ,işte artık gördük ve işittik ! Şu halde bizi dünyaya geri döndür de iyi bir şeyler yapalım ! Çünkü yeniden dirilişe ikna olmuş bulunuyoruz" derler ...
    Eğer Biz isteseydik , herkesi doğru yola zorla sokardık , fakat bunu istemedik ki iyiler kötülerden seçilsinde tarafımdan verilmiş bulunan " mutlaka cehennemi cinlerin ve insanların kötüleriyle tıka basa dolduracağım " sözü gerçekleşsin ...

    Allah hepinizden razı olsun ...İman mühim mesele ...Hayatın anlamı ...

    Allahın selamı rahmeti ve bereketi hepinizin üzerine olsun ...Salihacığım ellerine sağlık hardeşim ...Hayırlara vesile olsun inşaALLAH ...





    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ve aleykum selam ve rahmetullahi ve berakatuhu.. İnşaAllah kardeşim tek gayemiz bu. Ne güzel ifade etmişsiniz kardeşim. "İman hayatın anlamı" gerçekten öyle. Hayatı anlamlı kılanda imanın esasları.

      Sil