Selamu aleykum değerli kardeşlerim,
Yazılarımın
konusunu dinimizin temeli olan inanç esasları olarak belirledim. Bunun sebebini şöyle açıklayabilirim:
Sağlam, sarsıntılara karşı dayanıklı bir bina ancak sağlam bir temel üzerine inşa edilirse ayakta kalabilir. Aynen bu örnekteki gibi bizim de dinimizi güçlü, sağlam ve sarsılmaz bir şekilde inşa edebilmemiz için öncelikle sağlam bir temele ihtiyacımız var. Özellikle dinimizin adeta deprem niteliğinde sarsıntılarla yıkılmaya çalışıldığı, türlü bid'atlerin ortaya atıldığı ve bunların dindenmiş gibi algılandığı günümüzde, buna her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Sağlam, sarsıntılara karşı dayanıklı bir bina ancak sağlam bir temel üzerine inşa edilirse ayakta kalabilir. Aynen bu örnekteki gibi bizim de dinimizi güçlü, sağlam ve sarsılmaz bir şekilde inşa edebilmemiz için öncelikle sağlam bir temele ihtiyacımız var. Özellikle dinimizin adeta deprem niteliğinde sarsıntılarla yıkılmaya çalışıldığı, türlü bid'atlerin ortaya atıldığı ve bunların dindenmiş gibi algılandığı günümüzde, buna her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Bugün öncelikli olarak neden yaratıldığımızı,
varlığımızın sebebini sorguluyalım istedim. Kendi varlığımızla birlikte
kainattaki tüm varlıklar üzerinde düşünelim. Tüm bunların varoluş sebebi nedir?
Hepimiz muhakkak
hayatımızın çeşitli safhalarında bu soruları sorduk kendimize. Neden varım?
Niye yaratıldım? Hayat ve ölümün anlamı ne?
Her birimizin zihnini meşgul eden bu sorulara en doğru cevabı muhakkak içindekilerle beraber kainatı, bizi, yani insanı, hayatı ve ölümü yaratan Rabbimiz verecektir. Bir şeyi neden yaptığını onu yapandan dahi iyi bilen yoktur değil mi? O zaman O'na yöneltelim sorularımızı bakalım ne cevap alacağız:
KAİNAT HANGİ GAYE İLE YARATILMIŞTIR?
"Biz,
gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri! oyun olsun diye (gayesiz bir şekilde) yaratmadık."
(Duhan Suresi,38. ayet)
"Muhakkak
ki Biz, yeryüzünde olan şeyleri, onların hangisi daha güzel amel edecek diye
imtihan etmemiz için, ona (arza) ziynet kıldık." (Kehf Suresi, 7.
ayet)
ÖLÜM VE HAYATIN YARATILIŞ GAYESİ NEDİR?
"O, amel (davranış
ve eylem) bakımından
hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve
hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır."
(Mülk Suresi, 2. ayet)
Kardeşlerim, Rabbimizin ayetlerinde de açıkca
gördüğümüz gibi kainatta varolan herşeyin bir yaratılış gayesi vardır. Hepsi
bir amaca ve gayeye hizmet eder. Tüm varlıkların yaratılış amacı ve gayesi insana
hizmettir. Çevremize baktığımızda bunu rahatlıkla farkedebiliriz. Güneşin,
gecenin, suyun, toprağın, hayvanların ve bunlar gibi sayısız örneklerin insana
hizmet için var olduğunu anlarız. Peki tüm kainatın hizmetine verildiği insanın
da mutlaka bir yaratılış gayesi olmalı değil mi? Acaba insanın ne gibi bir görevi vardır? Hangi gaye
ile yaratılmıştır?
İNSANIN YARATILIŞ GAYESİ NEDİR?
Rabbimizin bu sorumuza verdigi cevab gayet açık
ve nettir:
"Ben, cinleri ve insanları,
ancak bana ibadet etmeleri için yarattım." (Zariyat
Suresi, 56. ayet)
İnsanın var olma sebebi kendisini yaratana, var
edene ibadet etmek, kulluğunu sadece ve sadece ona sergilemektir. Rabbimiz bu
konuda da şöyle buyurmaktadır:
"Ey
insanlar! Sizi de, sizden öncekileri de yaratan Rabbinize ibadet ediniz; belki
böylece korunmuş olursunuz." (Bakara Suresi, 21. ayet)
İNSAN
YARATILIŞ İTİBARI İLE KULLUK İÇİN PROGRAMLANMIŞTIR
Kardeşlerim, insan ancak yaratılış gayesine
uygun bir hayat sürdüğü takdirde huzuru ve mutluluğu elde eder. Bunu şöyle
örneklendirebiliriz:
Bir balık düşünelim. Allah (subhanehu ve teala) onun yapısını yaşayacağı ortama göre tasarlamış ve programlamıştır. Balığın programlanmış hali susuz bir ortamda yaşamaya müsait değildir. O hayatına ancak suyun içerisinde sağlıklı bir şekilde devam edebilir.
İnsanın ruhi yapısıda böyledir. Yaratıldığı gaye olan kulluğun dışına çıkmak istediğinde veya çıktığında türlü sorunlarla, huzursuzluklarla ve mutsuzluklarla karşılaşır. Çünkü yaratılışında kendisine atılan format, tabiatına yerleştirilen program sadece yaratıcısına kulluk yapmak içindir. Peki bu amaç ve gayenin dışına çıktığında, yaratıcısına baş kaldırdığında ne olur?
Bir balık düşünelim. Allah (subhanehu ve teala) onun yapısını yaşayacağı ortama göre tasarlamış ve programlamıştır. Balığın programlanmış hali susuz bir ortamda yaşamaya müsait değildir. O hayatına ancak suyun içerisinde sağlıklı bir şekilde devam edebilir.
İnsanın ruhi yapısıda böyledir. Yaratıldığı gaye olan kulluğun dışına çıkmak istediğinde veya çıktığında türlü sorunlarla, huzursuzluklarla ve mutsuzluklarla karşılaşır. Çünkü yaratılışında kendisine atılan format, tabiatına yerleştirilen program sadece yaratıcısına kulluk yapmak içindir. Peki bu amaç ve gayenin dışına çıktığında, yaratıcısına baş kaldırdığında ne olur?
İNSAN
YARATILDIĞI BU GAYEDEN UZAKLAŞIRSA NE OLUR?
Yukarıdaki balık örneğinden devam edersek, sudan çıkıp
karaya vurduğunda balığa ne olursa aynen insana da o olur. Dilimizde
ifadelendirilmiş şekliyle insan "sudan çıkmış balığa" döner. Bu ifade
günümüzdeki bir çok insanın durumunu ne güzel ifadelendiriyor değil mi?
Arayış içerisinde
koşuşturan, olmadık şeylerin peşinde huzur ve mutluluk arayan insanlar
günümüzde hiç de az değil maalesef. Bu insanlar her ne kadar hayatta olsada,
madden yaşıyor gözüksede, her geçen gün manen çöküntüye uğrar ve sonunda ruhen ölür.
Rabbimiz de Kur'an'da bu tür insanlardan "ölüler" olarak bahseder. Çünkü hiçbir varlık yaratıldığı gayeden uzak
kalarak hayatına sağlıklı, huzurlu bir şekilde devam edemez. Bu kendini inkar
etmek anlamına gelir ki, insan kendisi ile çelişki içinde ne kadar yaşayabilir?
Sizinde bildiğiniz gibi günümüzün en önemli
hastalıklardan biri depresyon ve ruhi bunalımlardır. Bunun altında yatan en
önemli etkende insanın yaratıcısından, yaratıcısının onun için belirlediği programdan
uzaklaşmasıdır. Kendisiyle çelişkili bir hayat yaşamasıdır.
İnsanın dünyasını mutlu, iç huzuru icinde yaşamasının
ve ebedi hayatı kazanmasının tek bir yolu vardır. O da sadece ve sadece kendini
yaratana, var edene ibadet etmektir. Kulluğunu sadece O'na has kılmaktır.
"Şunu
iyice biliniz ki, kalbler, Allah'ın zikriyle mutmain olur" (rahat ve huzura kavuşur.)" (Rad Suresi, 28. ayet)
Allah
(subhanehu ve teala)'nın yarattığı istikamet üzere yaşamak zikirlerin en büyüğüdür.
İki dünyada da huzur ve saadetimiz ancak bu şekilde gerçekleşir kardeşlerim.
Rabbim bize kulluğumuzun farkına varmayı ve en güzel şekilde yerine getirmeyi
nasip etsin.Not: Daha önce başka bir kardeşimizin sitesinde yayınlanan bu yazılarımı içerdiği konuların önemine binaen bu bloğumuzda tekrar yayınlamanın faydalı olacağını düşündüm kardeşlerim. Daha önce okuyan kardeşlerimiz için tekrar, okumayan kardeşlerimiz içinde yeni bilgi imkanı olur inşaAllah.
Bloğunuz hayırlara vesile olsun..
YanıtlaSilselam ve dua ile..
Allah razı olsun rumma kardeşim. Rabbimin rahmeti ve merhameti üzerinize olsun.
Sil